9. Hukuk Dairesi 2015/8186 E. , 2015/15923 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İş sözleşmesinin geçerli neden olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar süresinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini ileri süren işçinin, fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içerisinde feshin geçersizliği ve işe iade istemi ile dava açması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, resen dikkate alınması gerekir.
İşveren fesih bildiriminde bulunmuş, ancak bunu tebliğ etmemiş olmasına rağmen, örneğin, işçi, işvereni şikâyet ederek, fesih bildiriminin yapıldığı tarihi kesin olarak belirleyecek bir işlem yapmışsa, artık bu tarihin esas alınması uygun olacaktır. Bu anlamda işverenin fesih bildiriminin tebliğden imtina edildiği tutanakların tutulduğu tarih, tutanak düzenleyicilerinin doğrulaması halinde tebliğ tarihi sayılacaktır. Eylemli fesih halinde dava açma süresi, eylemli feshin yapıldığı tarihten itibaren işler. Fesih bildirimine karşı idari itiraz yolu öngören personel yönetmeliği ya da sözleşme hükümleri, dava açma süresini kesmeyeceği gibi, işçinin bu süre içinde hastalığı nedeni ile rapor alması da bu süreyi durdurmayacaktır. Dairemizin kararlılık kazanan uygulaması bu yöndedir. (15.09.2008 gün ve 2008/1860 Esas, 2008/23531 Karar sayılı ilamımız).
İş sözleşmesinin önel verilerek feshi halinde, dava açma süresi önelin sona ereceği tarihte değil, işverenin fesih bildirimini tebliğ ettiği tarihten başlar.
Somut uyuşmazlıkta davalı işveren tarafından sunulan 29.08.2013 tarihli fesih bildiriminde, davacının iş akdinin 01.10.2013 tarihinde feshedileceği belirtilmiştir. Belgede davacının imzası ve imzasının hemen altında 29.08.2013 tarihinin yazdığı görülmektedir. Davacı 30.12.2014 tarihli celsede, belgedeki imzanın kendisine ait olduğunu ancak altındaki tarihi kendisinin yazmadığını ve 01.10.2013 tarihinde işten çıkarıldığını beyan etmiştir.
Mahkemece, davacı asilin beyanının tanık anlatımı ile doğrulandığı ve davacının eylül maaşı ile tazminatlarının ödendiği gerekçesi ile davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı kabul edilmiştir.
Her ne kadar davacı asilin beyanlarının tanık anlatımları ile doğrulandığı gerekçede belirtilmiş ise de, davacının iddiaları sadece davacı tanığı tarafından doğrulanmış olup, davacı tanığının davalı işyerinde çalışması olmadığı gibi görgüye dayalı bilgisi de bulunmamaktadır. Davacı tanığı davacıdan duyduklarını ifade etmiştir. Davacının eylül ayında fiilen çalışmadığı ve bildirimli fesih yapıldığı savunulmadığı gibi bu yönde bir iddia da yoktur. Dolayısı ile davacıya eylül maaşı ve tazminatlarının ödenmesi, feshin 01.10.2013 tarihinde yapıldığını ortaya koymamaktadır. Mahkemenin, davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığına dair gerekçesi bu yönüyle de yerinde değildir.
Davacı fesih bildirimindeki imzasını inkar etmemiş olup, fesih bildiriminin 29.08.2013 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve davanın 31.10.2013 tarihinde açıldığı dikkate alındığında bir aylık hak düşürücü sürenin geçtiği ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4. Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5. Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak, 30.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.