16. Hukuk Dairesi 2021/434 E. , 2021/1260 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, ... İlçesi Merkez İlçesi ... Köyü çalışma alanında bulunan 101 ada 15 ve 16 parsel sayılı sırasıyla 5.905,19 ve 18.915,83 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, meradan açıldıkları ve zilyetlikle kazanılmalarının mümkün olmadığı belirtilerek, kamu orta malı-mera vasfı ile sınırlandırılarak hükmen özel siciline kaydedilmiştir. Davacılar ... ve ..., tapu kaydına ve miras yolu gelen hakka dayanarak, taşınmazların mera sicil kayıtlarının iptali ile adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacı ... yönünden, taşınmazların tespitlerine esas Ağrı Kadastro Mahkemesi’nin 2006/100 Esas, 2008/147 Karar sayılı dosyasının kesin hüküm oluşturacağı, davacı ... yönünden ise, bu kişinin taşınmazın bulunduğu yerde yaşamadığı ve dava açmasının kesin hüküm dava şartını ortadan kaldırmaya yönelik olduğu, ayrıca tespite esas olup, Yargıtay denetiminden de geçen dava dosyasında taşınmazın mera olduğuna ilişkin belirlemenin davacı yönünden de geçerli olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan değerlendirilme dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun düşmemektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 303/1. maddesi gereğince, kesin hükümden söz edilebilmesi için, iki davanın taraflarının, dava konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması zorunludur. Mahkemenin hükmüne esas aldığı Ağrı Kadastro Mahkemesi’ nin dosyasında, 101 ada 15 ve 16 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak davacı ... tarafından zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak dava açılmış ve yargılama bu hukuki neden çerçevesinde sonuçlandırılmıştır. Eldeki dosyada ise, davacı ..., aynı taşınmazlara yönelik olarak, bu kez, tapu kaydına dayalı olarak dava açmış olup, bu haliyle; her iki dosyanın dava sebepleri aynı olmadığından, tespite esas dava dosyasının eldeki dosyada kesin hüküm oluşturmayacağı kuşkusuzdur. Dolayısıyla Mahkemenin, davacı ... yönünden kesin hüküm bulunduğu yönündeki değerlendirmesi isabetli değildir. Diğer taraftan, dava açma, bir hak olup, herkes, yargı mercileri önünde hak arama özgürlüğüne sahiptir. Eldeki dosyada da, davacı ..., tapu kaydına dayanarak hak iddiası ile dava açtığına ve taşınmazın tespitine esas dava dosyasında taraf olmayıp, anılan dosya zilyetlik hukuki nedenine dayalı olarak görülüp sonuçlandırıldığından, bu dosya, sözü edilen davacı yönünden kesin hüküm ya da güçlü delil oluşturmayacağına göre, iddiası yönünden araştırma ve inceleme yapılması gerekirken, davacının dava açmaktaki amacına ve tespite esas dava dosyasındaki belirlemelere dayalı olarak karar verilmiş olmasında da isabet bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, işin esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde tüm delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uymayan gerekçeyle ve hatalı değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.02.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.