6. Ceza Dairesi 2017/3056 E. , 2020/444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Yağma
HÜKÜM : Mahkumiyet, Beraat
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-) Sanık ... hakkında, 01.12.2015 tarihinde mağdur ...’ın cep telefonunu yağmalaması suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde,
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre, o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, usul ve kanuna uygun bulunan hükmün istem gibi ONANMASINA,
2-) Sanık ... hakkında Eylül 2015 tarihinde mağdur ...’ın kolyesini yağmalaması suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde,
Diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Ancak,
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK"nin 148/1. maddesi uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “Zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup, ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır. Yağma suçunda aranan unsurlardan tehdit; bir kimseye zarar veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Sözlü olması mümkün olduğu gibi davranışlar yoluyla da yansıması mümkündür. Kanunda öngörülen cebir ise mağdurun bedenine uygulanan şiddeti ifade eder. Bu şiddetin mağdurun bedeninde hissedilecek tarzda uygulanması gerekir.
Yağma bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi özgürlüğü, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuksal değerlerdir. Bazı olaylarda cebir veya tehdit unsuru her zaman açık ve net olmayabilir. Bu durumda yağma suçunda öngörülen cebir ve şiddet öğelerinin olayda netleştirilmesi gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelirsek;
Mağdurun 07.12.2015 tarihli kolluk beyanında özetle; olay günü sanık ... ile görüştüklerinde bir konudan dolayı tartıştıklarını, bir daha görüşmek istemediğini söylediğinde sinirlenen sanığın, boynundaki kolyeyi zorla kopartarak aldığını, kolyesini sanığın elinden almaya çalıştıysa vermeyerek, kolyen bende benimle bir daha görüşürsen alırsın dedi ve oradan gittiği şeklinde beyanda bulunduğunun anlaşılması karşısında, öncelikle mağdurdan, kendisine yönelik cebir ve/veya tehditin ne şekilde oluştuğu ve sanık tarafından gerçekleştirilen fiil içerisinde ""Zorla aldı” ve “Ben elinden almaya çalıştıysamda vermedi” olarak belirttiği hususlarda neyi kastettiğinin açıklattırılıp duraksamalara yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra bu durumların netleştirilmesi ve delillerin birlikte bütün halinde karar yerinde tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... savunmanının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle kısmen isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi aracılığı ile 1412 sayılı CMUK’un 326/son (5271 sayılı CMK 307) maddesi uyarınca sanığın kazanılmış hakkının korunmasına, 10.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.