15. Ceza Dairesi 2018/331 E. , 2018/1667 K.
"İçtihat Metni"Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12.01.2017 tarihli ve 2015/34683 soruşturma, 2017/951 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.02.2017 tarihli ve 2017/534 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 14.12.2017 gün ve 94660652-105-076-9127-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.12.2017 gün ve 2017/72376 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre müşteki ...’nun ... ili ...ilçesi ...köyü... mevkiinde ... parselde kayıtlı 66.5000,00 m2 tarla vasıflı gayrimenkulün 1/3 hissesini şüphelinin amcası ve amca çocuklarına vermiş olduğu vekaletname kullanılmak suretiyle müşteki adına satın alındığı, akabinde şüpheli, şüphelinin amcası ve amcasının oğluna gayrimenkulün satış yetkisini içerir 03.10.2012 tarihli ve 20075 sayılı düzenleme şeklinde vekaletnamenin tanzim edilerek verildiği, bu vekaletnameye istinaden mezkur gayrimenkulün 8567 metrekarelik kısmının vekaletnamede kendisine satış yetkisi verilen... tarafından...’e 170.000,00 Türk lirası bedelle satıldığı, satış bedelinin 04.10.2012 tarihli tutanak ile gayrimenkulün hissedarı müştekiye ödendiği, akabinde 03.10.2012 tarihli vekaletname uyarınca yetkili kılınan şüpheli ... tarafından müştekinin gayrimenkulde sahip olduğu 13600 metrekarelik bakiye hissesinin 28/01/2014 tarihinde 300.000,00 Türk lirası karşılığı ...’e satıldığı,... tarafından da mezkur hissenin 27/10/2014 tarihinde 330.000,00 Türk lirası karşılığı ...’a satıldığı, müştekinin aşamalardaki beyan ve iddialarında şüphelinin ailesi ve çevresiyle 2000’li yılların başında tanıştığını, şüpheli ve ailesinin ...Emlak isimli işyerinde gayrimenkul alım satım işi ile uğraştığını, 2007 yılında yatırım amaçlı olarak anılan şirket yetkililerine vekaletname vererek gayrimenkul aldığını, 2012 yılında bilgisi ve talimatı ile gayrimenkulün bir kısmını emlak ofisi aracılığı ile sattığını ve parasını aldığını, buna karşın 29/09/2015 tarihinde e-devlet üzerinden gayrimenkulün bakiye hissesinin şüpheli tarafından bilgisi ve talimatı olmadan satıldığını gördüğünü, bu hususta... ile görüştüğünü, parasını vereceklerini söyleyerek bir süre oyalandığını, tapuda yaptığı araştırmalar kapsamında arazinin 28/01/2014 tarihinde 300.000,00 Türk lirası bedelle şüpheli tarafından ...’e satışının yapıldığını akabinde de gayrimenkulün bu kişi tarafından 27/10/2014 tarihinde ... isimli başka bir şahsa satıldığını, esasen şüpheli ile ...’ün arkadaş olduğu, ...’ün gayrimenkulü alacak ekonomik durumunun olmadığı, eylemin muvazaalı satış olduğu, keza gayrimenkulün rayiç değerinin 600.000,00 Türk lirası civarında olduğu hususlarının iddia edilmesi, şüphelinin, gayrimenkulde müşteki adına kayıtlı olan hissenin alımında müştekinin hiçbir maddi katkısı olmadığı, yalnızca emlak şirketinin kayıt dışı ortağının beyanı üzerine müştekinin hissedar gösterildiği, esasen müştekinin hiçbir payının bulunmadığı şeklindeki hayatın olağan akışına uygun düşmeyen soyut beyanları, tanık ...’nin, gayrimenkulü 28/01/2014 Türk lirası bedelle satın alan kişinin esasen bu gayrimenkulü alacak ekonomik gücünün bulunmadığı ve şüpheli ile okul arkadaşı olduğu şeklindeki beyanları, keza tanık...’nin, 04/10/2012 tarihinde gayrimenkulün bir kısmının satışı neticesinde müştekiye 170.000,00 Türk lirası ödeme yapıldığına ilişkin belge altındaki imzanın kendisine ait olduğu, hatırladığı kadarıyle müştekiye paranın elden verildiği yönündeki şüphelinin beyanlarının aksi yönündeki anlatımları hep birlikte değerlendirildiğinde, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170/2. maddesi uyarınca soruşturma aşamasında toplanan delillerin şüphelinin suç işlediği hususunda yeterli şüpheyi oluşturduğu, bu kapsamda anılan madde uyarınca kamu davası açılması gerektiği, delillerin takdir ve değerlendirilmesinin yapılacak yargılama sırasında mahkemesine ait olduğu cihetle, itirazın bu yönden kabul edilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Ankara Batı 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.02.2017 tarih ve 2017/534 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 12.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.