15. Ceza Dairesi 2018/961 E. , 2018/1664 K.
"İçtihat Metni"Emniyeti kötüye kullanma suçundan sanık ..."ün mahkumiyetine, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2008 tarihli ve 2003/375 esas, 2008/173 sayılı kararını müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine 765 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 508/1 ve 522/1. maddeleri uyarınca 1 ay hapis ve 70,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.05.2014 tarihli ve 2014/130-2014/179 sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 11.01.2018 gün ve 94660652-105-34-9573-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.01.2018 gün ve 2018/4011 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03.02.2014 tarihli ve 2013/23474 esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı, somut olayımızda sanık hakkında İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2008 tarihli ve 2003/375 esas, 2008/173 sayılı kararına konu ilk kararın itiraz edilmeksizin 22.07.2008 tarihinde kesinleştiği ve suçun işlendiği 31.12.2001 tarihinden itibaren 7 yıl 5 ay 22 günlük zamanaşımı süresinin geçtiği, İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.10.2013 tarihli ve 2012/388 esas, 2013/615 sayılı kararına konu 2. suçun ise 20.01.2012 tarihinde işlendiği ve söz konusu bu kararın 22.04.2014 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, sanık hakkında duran zamanaşımı süresinin ikinci suçun işlenme tarihi olan 20.01.2012 tarihinde yeniden işlemeye başladığı, suç tarihi olan 31.12.2001 tarihi ile hükmün açıklanarak mahkûmiyet kararının verildiği 29.05.2014 tarihleri arasında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden sanık hakkında düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın eylemine uyan ve lehine olan 765 sayılı TCK"nın 508. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçu için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, aynı kanunun 102/4 ve 104/2. maddelerine göre hesaplanan 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleştiği 22.07.2008 tarihi ile 22.04.2014 günü kesinleştiği anlaşılan ikinci suçun işlendiği tarih olan 20.01.2012 arasında geçen durma sürelerinin hesaplanması halinde dahi, dava konusu suçun işlendiği 31.12.2001 gününden 29.05.2014 olan hüküm tarihine kadar geçmiş olması nedeniyle zamanaşımı sürelerinin dolduğundan bahisle kamu davasının düşürülmesi yerine yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet bulunmadığından, kanun yararına bozma istemi yerinde görülmekle, İstanbul 10. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen, 29.05.2014 gün ve 2014/130-179 sayılı kararın 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (d) bendinin verdiği yetkiyle; sanık hakkında güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasının, 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE, 765 sayılı TCK’nın 508/1. ve 522/1. maddeleri uyarınca hükmolunan cezasının KALDIRILMASINA, hükümlü, bu suçtan cezaevine alınmışsa, İNFAZIN DURDURULMASINA, başka suçtan tutuklu veya hükümlü değilse bu suçtan derhal tahliyesi için ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına, 12.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.