9. Hukuk Dairesi 2015/6399 E. , 2015/15904 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davalı ... işyerinde personel olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... temsilcisi, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının davranışları nedeni ile daha önce uyarılmadığı, geçerli nedene dayanmadığı gerekçesi ile feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine karar verilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için fesih bildiriminin yapıldığı tarihte işyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştırılması gerekir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi sayısı, bu işyerlerinde çalışan işçi sayısına göre belirlenir.
Diğer taraftan 6356 sayılı Kanun"un 34. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca “Bir gerçek ve tüzel kişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda birden çok işyerinin bulunduğu işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi ancak işletme düzeyinde yapılabilir.” Bu düzenleme emredici nitelikte ve kamu düzenine ilişkindir. 6356 sayılı Kanunun 2. ve 34. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, kanundaki “işletme” deyiminin, gerçek anlamdaki işletmeyle ilgisi bulunmadığı, “bir işverenin aynı işkolundaki birden çok işyerini” ifade etmek için kullanıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısı ile gerçek veya tüzel kişiliği olan bir işverenin aynı iş kolunda birden fazla işyeri işletme düzeyinde kabul edilecektir. Ancak 34. Madde de kamu kurum ve kuruluşu yönünde tüzel kişiliği olsun veya olmasın bir istisna getirilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşuna ait aynı işkolunda bulunan işyerlerinin kuruluşa bağlı organa ait olması ve bu organın ayrıca tüzel kişiliği olmasının veya olmamasının önemi bulunmamaktadır. Kamu kuruluşuna bağlı ve tüzel kişiliği bulunan bir işyeri ise bağlı olduğu kamu kurum veya kuruluşundaki aynı işkolundaki tüm işyerlerinde çalışan işçi sayısı 30 işçi sayısında dikkate alınmalıdır.
...ları, 14.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3294 sayılı ...yı Teşvik Kanunu ile kurulmuştur. Kanun"un 1. maddesinde, kanunun amacının, “fakru zaruret içinde ve muhtaç durumda bulunan vatandaşlar ile gerektiğinde her ne suretle olursa olsun Türkiye"ye kabul edilmiş veya gelmiş olan kişilere yardım etmek, sosyal adaleti pekiştirici tedbirler alarak gelir dağılımının adilane bir şekilde tevzi edilmesini sağlamak, ...yı teşvik etmek” olduğu belirtilmiştir. Kanun"un 7. maddesine göre ise “Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede ...ları kurulur.” Aynı maddede, anılan ...ların karar organı olan mütevelli heyetlerinin nasıl teşekkül edeceği ayrıntılı olarak ifade edilmiştir. Maddenin son fıkrasında da, ... senetlerinin, mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirileceği ifade edilmiştir. Öte yandan ...lar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 101 ve devamı maddeleri ile 5737 sayılı ...lar Kanunu"nda düzenlenen özel hukuk tüzel kişileridir. Ancak özel hukuk tüzel kişiliği olsa bile yasadan alınan yetki ile kurulduğu, devlete bağlı olduğu ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlandığı anlaşılmaktadır.
Nitekim 14.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3294 sayılı Kanun ile kurulan ...yı Teşvik Fonu, uzun bir süre ... bağlı şekilde idare edilmiş, ancak 09.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5263 sayılı Kanun ile ihdas edilen “...” tarafından yönetilmesi öngörülmüştür.
Bugün yürürlükte bulunmayan 5263 sayılı Kanun"un beşinci maddesinin birinci fıkrasına göre “..., ...ın görevlendireceği ...ın başkanlığında ..., ... ve ...nın ...ları ile ... ve ...lar ...den oluşur.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında da, Kurulun ...nin ...lar ...ce yerine getirileceği ifade edilmiştir.
Daha sonra ise, 08.06.2011 tarihinde yürürlüğe giren 633 sayılı ..."nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 5263 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, ... anılan ... bünyesinde teşkil edilmiştir.
... da 633 sayılı KHK"nın 34. maddesinde yeniden düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında Kurulun “...ın başkanlığında ..., ..., ..., ... ve ... nın müsteşarları ile ... ve ...”nden oluşacağı belirtilmiş ve ikinci fıkrada da Kurulun toplanma zamanları düzenlendikten sonra aynı fıkranın son cümlesinde Kurulun ...nin ... tarafından yerine getirileceği belirtilmiştir.
Bugün için ...nün taşradaki faaliyetleri Türkiye çapında 973 il ve ilçede her ilde ... ve her ilçede ... başkanlığında oluşturulmuş ...ları aracılığıyla yürütülmektedir.
... personel alımı, ...’ne bağlı ...’nın norm kadro standart ve esasları kapsamında mülakat neticesinde genel şartları ve varsa ... tarafından belirlenmiş özel şartları taşıyan adaylardan iş için uygun görülen aday/ adaylar ...ne bildirilmek ve yapılan kontrol neticesinde Genel Müdürlük tarafından işe alım koşullarını taşıdığı tespit edilirse ... tarafında işe başlatılmaktadır. Dosya içeriğine göre davacı ile imzalanan belirsiz süreli iş sözleşmesinin antette başlık kısmında işveren olarak ... ... olduğu belirtilmektedir. ... çalışanına verilecek ücret esaslarının da ... tarafından belirlendiği sabittir.
...nün ve alt birimi olan ... Daire Başkanlığının, ...lar üzerinde yönetim ve denetim yetkilerinin bulunduğu, ...larının, ... tüzel kişiliği olarak kurulmuş olsalar da sosyal yardımların ülke genelinde yürütülmesi ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmasında ...nın taşra örgütü gibi faaliyet gösterdiği ve idari örgütlenme olarak ... teşkilatı içerisinde yer aldığının anlaşıldığı, ...larda çalışan işçilerin işe giriş, işten çıkış gibi kimi özlük işlemlerinin ... tarafından gerçekleştirildiği, ...nın, ...larında çalışan işçiler üzerinde yönetim yetkisi bulunduğu, ...ları işyerlerinde işveren sıfatına ilişkin yetkilerin ... tarafından kullanıldığı, merkezi yetkinin yerindelik ilkesi gereği kamu kurumu ve kuruluşu tarafından özel hukuk hükümlerine tabi olduğu açıklanan ...lar aracılığı ile yerine getirildiği, ancak özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olmasının kamu kuruluşu ve bağlı kurum olmasını ortadan kaldırmadığı, ... işyerlerinde çalışan işçilerin iş güvencesi yönünden 30 işçi sayısının belirlenmesinde bağlı oldukları ...’nın aynı iş kolunda bulunan diğer ...larda çalışanlarında dikkate alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davalı ... bünyesinde 30 işçiden az kişinin çalıştığı savunmasında bulunmamış ve mahkemece bu konu tartışılmamış ise de tüm ...larında çalışan sayısı dikkate alındığında davacının iş güvencesi hükümlerinden yararlanması gerektiği kabul edilmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. Maddesi uyarınca iş sözleşmesini geçerli ve haklı nedenle fesheden işveren, bu nedeni kanıtlamak zorundadır. Somut uyuşmazlıkta davalı ... davacının iş sözleşmesini haklı ve geçerli nedenle feshettiğini kanıtlayamamıştır. Mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine karar verilmesi yerinde olduğundan davalı vekilinin yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile sonuç itibari ile doğru olduğundan kararın belirtilen gerekçe ile ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 30/04/2015 gününde oybirliği ile karar verildi.