17. Hukuk Dairesi 2014/23807 E. , 2017/4361 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp ıslah ile artırılan toplam 48.140,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. ... T.C. ..."sının 26. ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun (HMK) 27.maddesi uyarınca, taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden hüküm verilemez. Yine HMK"nin 280 maddesi hükmüne göre "Bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir." Bilirkişi rapor örneğinin taraflarca okunup değerlendirilebilmesi, varsa itirazlarını dile getirebilmeleri ya da belirsizlik gösteren hususlar hakkında açıklama yapılmasını temin amacıyla veya yeni bilirkişi incelemesini talep edebilmeleri için taraflara tebliğ edilmesi zorunluluğu öngörülmüştür.
Somut olayda mahkemece hükme esas alınan maluliyete dair bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmeden, rapora itiraz etme veya beyanda bulunma hakkı verilmeden ... ve HMK ile koruma altına alınan hukuki dinlenilme ve savunma hakkı kısıtlanarak davalı aleyhine hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Davalı ... davacıya ödeme yapılarak ibra edildiğini savunmaktadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesinde, tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Bu düzenlemeye göre mahkemece yapılacak iş, ilk önce ödeme tarihi itibariyle yapılan ödemenin yetersiz olup olmadığının belirlenmesidir. Bunun için ödeme tarihi verileri dikkate alınarak yapılacak hesaplama sonucu bulunacak tutar ile ödeme miktarının karşılaştırılarak, ödemenin yeterli bulunması halinde davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Şayet ödemenin yetersiz olduğu anlaşılırsa bu kez karar tarihine en yakın veriler dikkate alınarak tazminat hesaplanmalı ve zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince davalı tarafından yapılan ödemeye hesaplama yapıldığı tarihe kadar geçen süre için yasal faiz uygulanarak (güncelleme), hesaplanan tutardan mahsup edilmelidir.
Mahkemece yapılan ödemenin ödeme tarihinde yeterli olup olmadığı araştırılmaksızın, sadece ödemenin mahsubu sonucu bulunan tazminat tutarına hükmedilmesi doğru olmamıştır.
4-Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu belirtilmiş, davalı vekilince kusur raporuna itiraz edilmiştir. Mahkemece, davalının itirazı doğrultusunda birikişi raporu alınmak üzere davalıya bilirkişi ücretini yatırması için davalının bulunmadığı celsede kesin süre verilmiş, kesin süre tebliğ edilmeksizin verilen kesin süre içerisinde eksiklik giderilmediği gerekçesi ile mevcut kusur durumuna göre karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 91. maddesinde sürelerin tebliğ veya kanunda ön görülen hallerde tefhimle başlayacağı düzenlenmiş olup mahkemece kesin sürenin ve sonuçlarının usulüne uygun şekilde davalı vekiline tebliğ edilmeksizin yazılı şekilde eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Kabule göre de; davacı vekili dava dilekçesi ile davalının sürücüsünün 5/8 oranda kusurlu bulunduğunu belirterek eldeki davayı açmış ve hangi kurumdan, kim tarafından alındığı belli olmayan, davalının sürücüsünün 5/8 orandan kusurlu olduğuna ilişkin raporu dosyaya sunmuştur. Mahkemece davacıdan bu konuda açıklama almadan alınan kusura ilişkin raporlarda ise davalının sürücüsü tam kusurlu bulunmuştur. Bu haliyle kusur durumuna ilişkin çelişkiler giderilmeden, davalının kusura ilişkin itirazları giderilmeden ve ayrıca öncelikli olarak tarafların kusuru tespit edilmeksizin hesap raporu alınması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2,3 ve 4 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.4.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.