Davacı, 1.5.1995-4.8.2002 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı oldtuğunun karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 1.5.1995-4.8.2002 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacının 1.5.1995- 4.4.2000 ve 1.3.2002 4.8.2002 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Öte yandan Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların kesintisiz uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve Bağ-Kur"lu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının sattığı ürün ve bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığının, kayıtlı olduğu ziraat odasından üyelik başlangıç tarihinin mahkemece araştırılmadığı, 1987 yılından beri kooperatife kayıtlı olduğu, davacının 9.2.1993 - 30.4.1995, 5.4.2000-4.2.2002 ve 5.8.2002-3.5.2005 tarihleri arasında vergi kaydı bulunmasına rağmen davalı Kurumca 9.2.1993-30.4.1995 ve 5.8.2002-3.5.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı olarak kabul edildiği zirai arazisinin bulunduğu ve 1.1.1987 tarihinden itibaren davalı Kurumca tarım Bağ Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescil edildiği ve 1479 sayılı Yasa’ya tabi hizmetleri nedeniyle 8.2.1993 tarihinde sigortalılığının terkin edildiği ve bu tarihe kadar olan borçlarını 26.4.2006 tarihinde toplu olarak ödediği zirai arazisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı çalışmaları kısa süreli olmayıp kesintisiz uzun süreli çalışma niteliğinde olduğundan bu çalışmasının sona erdiği 30.4.1995 tarihinden sonra 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının yeniden başlatılabilmesi için doğrudan prim ödemesi veya sattığı ürün bedelinden prim kesintisi yapılması gerekir.
Yapılacak iş; davacıya uyuşmazlık dönemi olan 1.5.1995-4.8.2002 tarihleri arasında ürün satışı yaptığı kişi, kurum ve kuruluşları açıklattırmak bu kişi, kurum ve kuruluşlardan ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek ziraat odasına kayıt tarihini sormak, ayrıca davacının vergi kayıtları gözetilerek 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu süreleri davalı Kurumdan sorarak açıklığa kavuşturmak ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek çakacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ve hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.