Davacı, SSK."lı hizmetleri hariç 01.06.1987-19.11.1994 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyizine gelince;
Dava nitelikçe, davacının 01.06.1987 ile 19.11.1994 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaları dışında 2926 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa’nın 36 ve 10.maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, talepte bulunulması, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan bir bölümünde kaydının bulunmadığı doğrudur.Ancak davacının 29.03.1987 tarihli giriş bildirgesine göre muhtar beyanı esas alınarak 01.06.1987 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak resen tescil edildiği,kadastro nedeniyle 27.01.2004 tarihinde edindiği 7 dönümün üzerindeki fındık bahçesi ve tarlasında kendi nam ve hesabına çiftçilik yaptığı, 09.06.2004 tarihinden itibaren Ziraat Odasına üye olduğu,1987,1988,1989,2001,2002 ve 2003 yıllarında prim ödediği, uyuşmazlık konusu dönemde 1988 yılında 80 gün, 1989 yılında 40 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu davalı kurumun durumu öğrenmesi üzerine sigortalılığı 9.2.1988 tarihinde terkin ettiği öte yandan 506 sayılı Yasa kapsamındaki zorunlu sigortalı çalışmalarının kısa süreli olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca da kısa süreli SSK’lı çalışma Kurum tarafından resen tescil edilen davacının tarım Bağ-Kur statüsünü ortadan kaldırmayacağından, davacınınbu kısa süreli çalışmanın sona ermesinden sonra tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği yeterince araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; davacının başkaca zirai amaçlı kooperatiflere ortak olup olmadığı, ortak olmuşsa hangi tarihte ortaklığının başladığı ve halen devam edip etmediğini ilgili Kuruluşlardan sormak,zabıta araştırması yaptırmak ve tanık beyanlarına başvurarak davacının resmi olarak kadostrodan edindiği zirai arazisine 27.1.2004 yılından önce zilyet olup olmadığı sorularak davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediğini tesbit etmek, tarımsal faaliyetinin devam ettiğinin tesbit edilmesi halinde davacının 2926 sayılı Yasa’ya göre tescil tarihi ile 19.11.1994 talep tarihleri arasında, kısa süreli 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmaları dışlanmak suretiyle 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tesbitine,tarımsal faaliyetinin devam etmediğinin tesbit edilmesi halinde ise davacının prim ödemelerini de göz önünde bulundurmak suretiyle dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.