Davacı, SSK"lı hizmetlerini hariç 1.1.1987-16.2.1998 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacının temyizine gelince;
Dava nitelikçe, davacının 01.01.1987 ile 16.02.1998 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaları dışında 2926 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tespitini,kabul edilmediği takdirde prim ödemeleri nedeniyle sigortalılığının yeniden başlatılarak prim ödemeleri başlangıç kabul edilerek 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaları dışında 2926 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece prim ödemeleri dikkaten alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa’nın 36 ve 10.maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, talepte bulunulması, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının yargılama aşamasında 2926 sayılı Yasa’nın 10. maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlardan bir bölümünde kaydının bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.Ancak davacının 14.02.1987 tarihli giriş bildirgesine göre muhtar beyanı esas alınarak 01.01.1987 tarihinden itibaren 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olarak resen tescil edildiği,506 sayılı Yasa"ya tabi çalışması nedeniyle 9.3.1987 tarihinde terkin edildiği 07.12.1987 ve 03.06.1988 tarihlerinde iki kez prim ödediği, öte yandan ihtilaf konusu dönemde 1987 yılında 132,1988 yılında 372, 1989 yılında, 60, 1990 yılında 79, 1991 yılında 74, 1995 yılında 43, 1996 yılında 31, 1997 yılında 230 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu, anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca da kısa süreli 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışma Kurum tarafından resen tescil edilen davacının tarım Bağ-Kur statüsünü ortadan kaldırmayacağından, davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediği yeterince araştırılmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yapılacak iş; davacının Ziraat Odası,Tarım Kredi Kooperatifi, Pancar Ekicileri Kooperatifi ve Yağlı Tohumlar Tarım Satış Kooperatifine üye olup olmadığı, üye olmuşsa hangi tarihte üyeliğinin başladığı ve halen devam edip etmediğini ilgili Kuruluşlardan sormak,adına kayıtlı tarıma elverişli taşınmaz olup olmadığını,varsa edinme tarihlerini ve nedenlerini araştırmak, zabıta araştırması yaptırmak ve tanık beyanlarına başvurarak davacının tarımsal faaliyetinin devam edip etmediğini tesbit etmek, tarımsal faaliyetinin devam ettiğinin tesbit edilmesi halinde davacının 2926 sayılı Yasa’ya göre tescil tarihi ile 14.02.1998 talep tarihleri arasında, kısa süreli 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmaları dışlanmak suretiyle 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tesbitine,tarımsal faaliyetinin devam etmediğinin tesbit edilmesi halinde ise davacının prim ödemelerini de göz önünde bulundurmak suretiyle dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı iadesine, 25.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.