
Esas No: 2017/20754
Karar No: 2017/14191
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması - resmi belgede sahtecilik - 5464 sayılı Yasaya aykırılık - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/20754 Esas 2017/14191 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, resmi belgede sahtecilik, 5464 sayılı Yasaya aykırılık
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, katılan ... adına sahte kart üretmek suçunun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Bozmadan önce verilen 16.04.2010 tarihli kararda sanık hakkında TCK.nun 207, 62, 50/1-a. madde ve fıkraları uyarınca 6000,00 TL adli para cezasına hükmedildiği ve bu kararın aleyhe temyiz edilmediği gözetilmeden, CMUK.nun 326/son maddesinde yer alan kazanılmış hak kuralının ihlal edilmesi,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında sonuç cezanın belirlendiği bölümden sonra, "CMUK.nun 326. maddesi uyarınca kazanılmış hak nedeniyle cezasının 6000,00 TL üzerinden infazına" ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2- Sanığın resmi belgede sahtecilik,sahte üretilen kredi kartını kullanmak ve 5464 sayılı Yasaya muhalefet suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyizlerine gelince;
a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 14.10.2008 gün ve 49/219 sayılı kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadırlar. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Yine Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, mağdur ......."ye yönelik resmi belgede sahtecilik suçuna konu belgenin fotokopi olması durumunda hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı, aslı bulunamayan evrakların aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığının da tespit edilemediği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği cihetle; somut olayda suça konu sahte hale getirilmiş nüfus cüzdanının ele geçmediği, aldatma niteliğinin tespit edilemeyeceği gözetilmeden, unsurları oluşmayan suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
b) Sanığın, şikayetçiler ... ve ..."ya yönelik eylemlerinden kurulan hükümlere yönelik temyizine gelince;
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazının reddine, ancak;
Mağdur ... Bankası"ndan şikayetçi ... adına kredi kart talebinde bulunup bankaca talebin reddedildiğinden bahisle hakkında 5464 sayılı Yasaya muhalefet suçundan mahkumiyet kurulduğu anlaşılmakla, aynı bankadan şikayetçi ... adına kredi kartı için yapılan başvuru sonucu talebin reddedilmesi şeklinde işlenen eylemin de 5464 sayılı Yasaya muhalefet suçunu oluşturacağı, mağdur banka olup, zincirleme şeklinde işlenen tek suç olarak kabulü gerekirken suç vasfında yanılgıya düşülerek ve kişi sayısınca mahkumiyet hükümleri kurulması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebepleren dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2017 gününde katılan ... adına sahte kart üretmek suçu yönünden oyçokluğu, diğer suçlar yönününden oybirliğiyle karar verildi. KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında açılan kamu davasının yerel mahkemece yapılan yargılaması sonunda, şikayetçi ...’e yönelik fiil nedeniyle TCK.nun 245/2, 62. maddeleri gereğince mahkumiyetine ilişkin kararın onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne aşağıdaki nedenlerle katılma olanağı olmamıştır.
Banka ve kredi kartının tanımı, 5464 sayılı Banka veya Kredi Kartları Kanunu’nun 3 üncü maddesinde yapılmıştır.
Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kartı,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını şeklinde, aynı maddenin (g) bendinde kart çıkaran kuruluş olarak da, banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz bankalar ile diğer kuruluşlar olarak tanımlanmıştır.
5464 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde de kartlı sistem kurma, kart çıkarma, üye işyerleri ile anlaşma yapma, bilgi alışverişi, takas ve mahsuplaşma faaliyetleri için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulundan izin almaları gerektiği ifade edilmiştir.
Aynı Kanunun 37/2. maddesine göre de, kredi kartı veya üye işyeri sözleşmesinde veya eklerinde sahtecilik yapanlar veya sözleşme imzalamak amacıyla sahte belge ibraz edenler bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile mahkum edileceklerdir.
5464 sayılı Kanunun 3, 4 ve diğer maddeleri birlikte değerlendirildiğinde banka veya kredi kartı çıkarmanın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluşunun izin verdiği banka veya kredi kuruluşlarına aittir.
Banka ve kredi kartlarını ancak BDDK’dan izin alan kuruluşlar çıkartabileceklerdir.
TCK.nun 245/2. maddesinde “Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden..” şeklinde tanımlanan suçun oluşumu için, sahte oluşturulan kartın başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilmesi gerekir.
İlişkilendirmenin Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük karşılığı “ilişkili duruma getirmek” olarak tanımlanmıştır.
Burada önemli olan unsur, karta, başkasının hesap numarasını ve hesap bilgilerini aktararak kartın oluşturulmasıdır.
Maddedeki, üretme, satma, devretme, satın alma, kabul etme şeklindeki seçenek hareketlerde fiilin ticari amaçla yapılmasını ifade etmektedir.
Suçun oluşumu için öncelikle, ilgili kuruluşlarca izin alan banka ve kredi kurumlarınca gerçek veya tüzel kişi adına açılmış bir banka ve kredi kartı hesabı olmalıdır. Daha sonra da bu hesaba ilişkin bilgilerin bir şekilde kopyalanarak kartın üretilmesi ve maddedeki diğer seçenek hareketlerin gerçekleştirilmesi gerekecektir.
Başka bir anlatımla, banka veya kredi kuruluşlarının yetkisinde bulunan banka veya kredi kartının yetkisiz olarak sahte oluşturulmasıdır.
Sahte kimlik ve belgelerle, kart çıkarma yetkisine sahip bankalara başvurup o kişiler adına hesap oluşturulması ve bu hesaptan kart alınıp kullanılması hesapla ilişkilendirme bulunmadığından TCK.nun 245/2. maddesindeki suçu oluşturmayacaktır.
Başkasına ait sahte kimlik veya kimlik bilgileri ile o kişi adına kart çıkarılması halinde, kart, kart çıkarmaya yetkili kuruluş tarafından düzenlenmekte ve doğrudan hiçbir ilişkilendirme olmadan çıkarılmış olması nedeniyle TCK.nun 245/2. maddesinin uygulanma olanağı bulunmayacaktır.
Başkasına ait kimlik bilgileri ve belgeleri ile bankaya başvurup, kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi ve kredi kartının kullanılması durumunda fiil 5464 sayılı Kanunun 37/2. maddesindeki suçu ve kredi kartı sözleşmesi düzenlenmesi esnasında kullanılan belgelerin özelliğine göre TCK.nun 204, 207. maddelerindeki suçu oluşturacaktır.
Başkasına ait hesapla ilişkilendirme sonucu, hesap sahibinin bilgileri kopyalanmak suretiyle sahte kartın üretilmesinden sonra bu şekilde oluşturulan kart ile yarar sağlanması halinde hem TCK.nun 245/2, hem de TCK.nun 245/3. maddesindeki suç oluşabilecektir.
Somut olayda, sanığın şikayetçi ...’e ait nüfus cüzdanında sahtecilik yaparak adı geçen kişi adına HSBC Bank Şubesine başvurarak kredi kartı sözleşmesi düzenlemesi ve kredi kartı çıkarılmasını sağlayarak kullanması şeklindeki olayda, doğrudan bankaya başvurularak şikayetçi adına hesap açılması ve kredi kartı çıkarılmasında TCK.nun 245/2. maddesi kapsamında kart sahibinin önceden açılan hesabı ile ilişkilendirme söz konusu olmadığından TCK.nun 245/2. maddesinde tanımı yapılan suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmelidir.
Bu itibarla, sanığın TCK.nun 245/2. maddesi uyarınca mahkumiyetine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına dair sayın çoğunluğun görüşüne iştirak edilmemiştir.