11. Ceza Dairesi 2017/16471 E. , 2020/2210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
I-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesinde:
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığa yüklenen suçun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, temel cezayı teşdit gerekçesi, başkaca cezayı artırıcı ve azaltıcı bir sebebin bulunmadığı takdir kılınmış ve incelenen dosyaya göre verilen hükümde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen temyiz nedenlerinin reddiyle hükmün ONANMASINA,
II- Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
a-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarihli ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması hâlinde, borç hileli davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı nazara alındığında ;Suça konu senetlerin sanık ... tarafından ..."ye önceden doğan borca ilişkin olarak mı yoksa mal alışı sırasında mı verildiğinin dosya kapsamından anlaşılamaması karşısında; katılan şirket yetkilisi ...’ın beyanlarında geçen suça konu senetlerin katılan şirkete verildiği tarihte suça konu senetleri teslim alan eski şirket çalışanı ...’nin tanık olarak dinlenmesi, suça konu senetlerin sanık ... tarafından ..."ye önceden doğan borca ilişkin olarak mı yoksa mal alışı sırasında mı verildiği hususu araştırılarak netliğe kavuşturulup, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiğinin gözetilmemesi,
b- Suçun subutu halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 E., 2014/202 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK’nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “resmi belgede sahtecilik” suçlarının hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişinin de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği,
24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının da düzenlendiği dikkate alınarak, yukarıdaki kabule göre; “mağdur” kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişiler olarak "suçtan zarar görme" kavramı ise, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse dairemizin kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak yorumlanıp uygulandığında; sahtecilik suçuyla dolandırıcılık suçunun mağdurunun ayrıştığı, sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun kamu olduğu, dolandırıcılık suçunun ise ... A.Ş’ye karşı işlendiği ve mağdurun ... A.Ş olduğu dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçunun mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
III-Sanık ... hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanığın temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
a-... İnşaat Limited Şirketi yetkilisi ve çalışanı olan sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek katılan ..."nın kimlik bilgilerini kullanarak 10 adet her biri 10.000 TL meblağlı toplam 100.000 TL"lik senet tanzim ederek ... A.Ş.isimli firmaya vermek suretiyle atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddia ve kabul edilen kamu davasında, sanık ...’ın aşamalardaki savunmalarında suçlamayı kabul etmediği, senetlerin kendisi tarafından düzenlenmediğini, kullanılmadığını sadece senetlerde keşideci olarak görülen ...’nın teyzesinin oğlu olduğunu, katılan ... ve senetlerin verildiği diğer katılan ... ile herhangi bir ticari ilişkisi olmadığını beyan ettiği, dosya arasında mevcut 26.12.2013 tarihli uzmanlık raporunda senetler üzerinde sanığa ait yazı ve imzanın bulunmadığının tespit edildiği, katılan .... yetkilisi beyanlarında da senetlerin kendisine, sanık ... tarafından verildiğini beyan ettiği anlaşılmakla, sanığın atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiğine ilişkin dosya kapsamında cezalandırmaya yeterli her türlü şüpheden uzak somut ve kesin bir delil bulunmadığı gözetilerek sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, yasaya aykırı,
b-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
IV-Sanık ... hakkında dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
a-... İnşaat Limited Şirketi yetkilisi ve çalışanı olan sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek katılan ..."nın kimlik bilgilerini kullanarak 10 adet her biri 10.000 TL meblağlı toplam 100.000 TL"lik senet tanzim ederek ... A.Ş.isimli firmaya vermek suretiyle atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçunu işledikleri iddia ve kabul edilen kamu davasında, sanık ...’in atılı suçlamayı kabul etmediği, 2012 yılının nisan ayından aynı yılın kasım ayına kadar ... inşaat isimli şirketinde sekreter olarak çalıştığını, ... inşaat isimli şirketinin yetkilisi diğer sanık ...’ ün iş yaptığını söylediği kişilerin listesini verdiğini, onun talimatı doğrultusunda bu kişilerin isimlerini, TC kimlik numaralarını, ödenecek taksit borç miktarını, tarihlerini bonolara yazdığını fakat bu senetlerin hiç birisinde borçlu imzasını atmadığını ve borçlu imzası atılmamış olarak senetleri ...’a teslim ettiğini, katılanları tanımadığını beyan ettiği, dosya arasında mevcut 26.12.2013 tarihli uzmanlık raporunda suça konu senetlerin ön yüzündeki yazıların sanık ..."in eli ürünü olduğunun tespit edilmesine rağmen, senetlerdeki keşideci imzasının sanığın elinden çıkmış olduğunu gösterir nitelikte kaligrafik ve grafolojik bulgu tespit edilememesi, katılan ... yetkilisi beyanlarında da senetlerin kendisine, sanık ... tarafından verildiğini beyan etmesi ve sanığın atılı dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçuna iştirak ettiğine ilişkin dosya kapsamında cezalandırmaya yeterli her türlü şüpheden uzak somut ve kesin bir delil bulunmadığı gözetilerek sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi, yasaya aykırı,
b-5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05.03.2020 tarihinde üye ..."ın Dolandırıcılık suçu yönünden uzlaştırma hükümlerinin uygulanamayacağına dair değişik gerekçesi ile oy çokluğu ile sair yönlerden oy birliği ile karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE;
(2017/16471 Esas, 2020/2210 Karar)
Dairemizin 2017/14724 Esas, 2020/1903 Karar sayılı 27.02.2020 tarihli, 2017/14699 Esas, 2020/755 Karar sayılı 03.02.2020 tarihli, 2017/16549 Esas, 2020/1332 Karar sayılı 13.02.2020 tarihli kararlarına ilişkin "uzlaştırma kapsamında olan dolandırıcılık suçu ile uzlaştırma kapsamında olmayan sahtecilik suçunun birlikte aynı gerçek kişiye karşı işlenmesi halinde dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağına" dair karşı oylarımızda ayrıntılı olarak açıkladığımız üzere;
Sanık ..."ün alış veriş işlemi sırasında suça konu sahte çekleri müşteki ... Pazarlama Ltd. yetkilisi (..."a) verdiği iddia ve kabul edilen olayda;
5271 sayılı CMK"nin 253. Maddesinin 3. Fıkrasında "uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması hâlinde uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı" dikkate alındığında ;
Müşteki ... Pazarlama Ltd. yetkilisinin (...) hem sahtecilik suçunun hemde dolandırıcılık suçunun mağduru olduğu, uzlaştırma kapsamına giren dolandırıcılık suçunun, bu kapsama girmeyen sahtecilik suçuyla birlikte aynı müşteki-mağdur ... Ltd. Yetkilisine (..."a) karşı işlenmiş olması nedeni ile somut olayda dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanmayacağı anlaşıldığından;
Sayın çoğunluğun dolandırıcılık suçu yönünden uzlaşma hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkin "kabule göre bozma" düşüncesine katılmıyorum. 05.03.2020