Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1638
Karar No: 2020/763
Karar Tarihi: 14.10.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1638 Esas 2020/763 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1638 E.  ,  2020/763 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi


    1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa (kapatılan) 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu 08.03.2012-09.03.2012-13.03.2012 ve 16.03.2012 keşide tarihli 4 adet çekin 19.01.2012 tarihinde muhatap banka olan davalının İnegöl(Bursa) şubesine ibraz edildiğini ve karşılığının olmadığının anlaşılarak bu hususun çekin arka yüzüne şerh edildiğini, bilahare bu çeklerin sorumluluk bedelinin tahsili için davalı bankanın Gazcılar şubesine 26.12.2012 tarihinde ibraz edildiğini ve davalı banka tarafından şartları oluşmadığı belirtilerek çeklerin sorumluluk bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle davalı aleyhine Bursa 17. İcra Müdürlüğünün 2012/13480 E. sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının takibe aynı gerekçe ile itiraz ettiğini, oysa ki 5941 s. Kanun’da 6273 sayılı Kanun ile değişiklik yapıldığını, bu değişiklikten önce var olan 31.12.2011 tarihine kadar ki ibraz yasağının 01.01.2012 tarihi itibari ile yürürlükten kalktığını, bu sebeple 19.01.2012"de yapılan ibraz tarihi itibariyle anılan Yasa maddeleri yürürlükte olmadığından, mülga 6762 s. TTK’nın 707. (6102 s. TTK m. 795) maddesinde belirtilen çekin görüldüğünde ödeneceği kuralının geçerli olduğunu, bu maddeye istisna teşkil edecek bir yasa hükmünün bulunmadığını ve bu nedenle ilk ibrazın geçerli olduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 26.12.2012’de yapılan ikinci ibrazın geçerli olmadığının davacının da kabulünde olduğunu, 19.01.2012’de yapılan ibraz bakımından ise davacı yan iddialarının doğru olmadığını, yasal bir boşluk bulunmadığını, 5941 sayılı Kanun"un 3/8. maddesine göre çekin üzerindeki düzenleme tarihinden önce ibrazında, kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde bu çek ile ilgili bir takip yapılamayacağının düzenlendiğini, ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksız işlemine tabi tutulmasının şart olduğunu, bu maddenin 20.12.2009 tarihinde yürürlüğe girdiğini, davacının çeki ilk ibraz tarihinde de bu madde hükmünün yürürlükte olduğunu, buna göre çekin gününden önceki ibrazı nedeniyle sorumluluk bedelinin ödenmediğini, dava konusu çeklerin keşide tarihinden sonra ibraz süresi içerisinde yeniden ibraz da edilmediğini, bankanın sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddine ve davacı yanın alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini istemiştir.
    İlk Derece Mahkemesi Kararı:
    6. Bursa (kapatılan) 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.12.2013 tarihli ve 2013/117 E., 2013/422 K. sayılı kararı ile; çekler ileri tarihli düzenlense dahi asıl olanın ibrazı hâlinde muhatap banka tarafından ödenmesi gerektiği, 5941 sayılıÇek Kanunu’nun 3. maddesinde gününden önce ibrazda bankanın sorumluluk bedeli haricinde çek sahibinin hesabında bulunan bedelin çeki karşıladığı oranda ödeneceğinin düzenlendiği, eksik ödendiği veya hiç ödenemediği takdirde ise bunun çek arkasına yazılarak karşılıksızdır işleminin yapılacağının belirtildiği, anılan Kanun maddesinden anlaşıldığı üzere bankanın sorumluluk bedelinin ödenmesine bir engel getirilmediği, Kanun"da sorumluluk bedeli haricinde denmek suretiyle, sorumluluk bedelinin ödeneceğinin anlaşılacağı, çek defterinin teslimi ile hesap sahibi ile muhatap banka arasında gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmü kurulmuş olduğundan, bankanın ibraz tarihinde sorumluluk bedelini hesapta bulundurduğunun kabul edilmesi gerektiği, bu miktar hesapta var sayıldığı takdirde, ödemenin yapılmasının zorunlu olduğu; Çek Kanunu’nun 3/8. maddesindeki hukukî takip yapılamayacağı hususunun, çek keşidecisine yönelik getirildiği; davacı tarafından 19.01.2012 tarihinde, çeklerin keşide tarihlerinden önce bankaya ibraz edildiği, ancak çek hesabında paranın bulunmaması nedeniyle ödemenin yapılmadığı, bunun çeklerin arkasına yazıldığı, bu ilk ibrazda banka tarafından sorumluluk bedelinin ödemesinin ibraz edene teklif edilmesi gerektiği, bu ibraz süresinde yapılan ibraz sayıldığından davacının bankadan talep edebileceği sorumluluk bedeli alacağı hakkının devam ettiği, bu bedeli talep edebilmesi için tekrar keşide gününden sonraki ibraz süresinde bankaya ibrazda bulunmasına gerek bulunmadığı, bununla birlikte çeklerin ilk ibraz edildiği 19.01.2012 tarihi itibariyle muhatap bankanın sorumluluk bedelinin 655TL olduğu ve buna göre davalı bankanın sorumlu olduğu bedelin 2.620TL olduğu, Çek Kanunu"nun 3/7-b maddesine göre her geçen gün %0,3 gecikme cezası talep edilebileceği, kanuni faiz veya temerrüt faizine ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı, takip tarihinden itibaren günlük % 0,3 oranında gecikme cezası uygulanması gerektiği gerekçeleriyle itirazın 2.620TL asıl alacak, icra gideri, vekalet ücreti ile ayrıca 2.620TL asıl alacağa 27/12/2012 takip tarihinden işleyecek günlük % 0.3 gecikme cezası ile birlikte iptaline, fazlaya ait istemin reddine; hüküm altına alınan alacak miktarının %20"si üzerinden hesaplanan 524TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline, davacının takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının haksız takip tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Bursa (kapatılan) 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 16.09.2014 tarihli ve 2014/10359 E., 2014/13520 K. sayılı kararı ile;
    “…Davalı bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek asıllarının davacı yanca bankaya bırakılması zorunludur. Her ne kadar mahkeme gerekçesinde çek asıllarının bankaya ibraz edildiği belirtilmiş ise de, dava dosyasında çek asıllarının bankaya bırakıldığına dair bir delil bulunmadığı gibi, aksine 26.12.2012 tarihinde 2. defa davacı tarafından çeklerin bankaya ibraz edildiğine dair davacı beyanına göre, ilk ibraz tarihi itibariyle çeklerin bankaya bırakılmamış olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece, 5941 s. Yasa’nın 3/6. maddesi (3167 sayılı Yasa 4/son) uyarınca bankanın sorumluluk tutarını ödemekle yükümlülüğünün çek aslının bankaya bırakılması hâlinde söz konusu olabileceği yönündeki Yargıtay’ın kararlı uygulaması da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, çek asıllarının bankaya bırakılmadığı hususu dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”
    Gerekçesi ile karar bozulmuş, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları incelenmemiştir.
    Direnme Kararı:
    9. Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.03.2015 tarihli ve 2014/1500 E., 2015/170 K. sayılı kararıile; önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle ve “…çek asıllarının alınması bankanın görevinde olması, bankanın bu görevini yerine getirmemiş olması, bu düzenlemenin kamu düzeni ile ilgili olmaması, bu hususta davalı tarafından da savunmada bulunulmadığından, mahkemece bu hususun resen değerlendirilemeyeceği, değerlendirilse dahi bankanın görevini eksik yerine getirmesinden dolayı kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceği sebebiyle…” gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Davalı tarafça cevap dilekçesinde ve aşamalarda çek asıllarının davalı bankaya bırakılmadığı savunmasının yapılmadığı gözetildiğinde bu hususun 5941 sayılı Kanun’un 3/6. maddesinin kamu düzeni ile ilgili olup olmadığı, somut olayda mahkemece resen gözetilip gözetilmeyeceği, varılacak sonuca göre anılan yasa maddesi uyarınca bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün çek aslının bankaya bırakılması hâlinde söz konusu olup olamayacağı noktasında toplanmaktadır.

    III. GEREKÇE
    12. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
    13. Bilindiği üzere, 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı eTTK) kambiyo senetlerine ilişkin hükümleri poliçe esası üzerine kurulmuştur. Kanun, kambiyo senetlerinin ortak olan hükümlerine poliçe başlığı altında yer vermiş; bono ve çek hakkında ise ortak hükümlere yollama yapmakla yetinmiştir.
    6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) da aynı esas benimsenmiştir. Çek, 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nın 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, A. /Göle, C.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s:221, 6102 sayılı TTK"nın 778. ve 6762 sayılı eTTK’nın 690, 730. maddeleri).
    14. Çek, TTK’da tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna., E./ Göç Gürbüz, D.: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s.268).
    15. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Diğer kambiyo senetlerinde olduğu gibi çekte de sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir. Zorunlu unsurlardan birinin bile eksikliği çekin bu niteliğini ortadan kaldırır. Çekin zorunlu unsurları, mülga 6762 sayılı eTTK’nın 692-693. maddelerinde gösterilmiştir (6102 sayılı TTK m.780, 781).
    16. Bu kapsamda, mülga 6762 sayılı TTK’nın 707. maddesi; “Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı herhangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.
    Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.”;
    Aynı Kanun’un “Ödeme için ibraz” başlıklı 708. maddesinin 1. fıkrası ise “… Bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir…”
    hükümlerini içermektedir (6102 sayılı TTK m.795, 796).
    17. Anılan mülga 6762 sayılı TTK’nın707. madde hükmüne göre, çekte gerçek keşide tarihine göre ileri bir tarihin atılabileceği, ancak bu hâlde de çekin ibraz tarihinde ödenmesi gerektiği benimsenmiştir. Bu tür çeklere öğretide “postdate”, “ileri ihdas tarihli”, “önceki tarihli”, “ileri tarihli”, “vadeli çek” olarak adlandırılan bu şekil, uygulamayla da benimsenmiştir (Poroy, R./Tekinalp, Ü.:Kıymetli Evrak Hukuku, İstanbul 1998, s.263 ve dipnot 24, 25; Eriş, G.:Uygulamalı Çek Hukuku, Ankara 2004, s.211 vd.; Uyar, T. /Uyar, A. / Uyar, C.: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, Ankara 2013, s.63; Ülgen, H. /Helvacı, M. /Kendigelen, A. /Kaya, A.: Kıymetli Evrak Hukuku, 7.Bası, İstanbul 2013, s.260).
    18. İleri tarihli çekte yasal ibraz sürelerinin başlangıç tarihi, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihtir. Gerçek ihdas, ibraz süresi hesabının başlangıcı olamaz. Bilimsel öğretide de kabul edildiği gibi, keşide tarihi senedin gerçekten tedavüle çıkarıldığı tarih olmayıp, üzerinde yazılı bulunan tarihtir. Bu durum, çekin, üzerinde yazılı keşide tarihinden önce ya da sonra tedavüle çıkarılmasına olanak vermekte, dolayısıyla ibraz sürelerinin kısaltmak veya uzatmak olanağı doğmaktadır (Mülga 6762 sayılı TTK’nın m.708/son; Öztan, F.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 1997, s.1054). Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.04.2014 tarihlive 2013/12-1285 E.,2014/531 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
    19. Bankalar için öngörülen her bir çek yaprağı için kabul edilen kanunî sorumluluğa değinmek gerekirse;
    Bu hususa ilişkin 5941 sayılı Çek Kanunu’nun "İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası" başlıklı 3. maddesi:
    " ( 1 ) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.
    ( 2 ) “Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.
    ( 3 ) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;
    ( a ) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,
    ( 1 ) Çek bedeli bin Türk Lirası veya üzerinde ise bin Türk Lirası,
    ( 2 ) Çek bedeli bin Türk Lirasının altında ise çek bedelini,
    ( b ) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,
    ( 1 ) Çek bedeli bin Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı bin Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,
    ( 2 ) Çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını,ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir. Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete"de yayımlanır.”
    şeklinde düzenlenmiştir.
    20. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun üçüncü maddesinin ikinci fıkrasının ( b ) bendinde; çek bedeli bin Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak bin Türk Lirasını bankanın ödemekle yükümlü olduğu; bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmünde olduğu öngörülmüştür.
    21. Karşılıksız çıkan çeklerde yaprak başına bankaya yüklenen sorumluluk, sözleşmesel değil yasal bir gayri nakdî kredi niteliğindedir. Buna göre banka, çekin karşılıksız kalması hâlinde, Kanunda öngörülen diğer şartların da yerine getirilmesi suretiyle hamile, Kanunda öngörülen tutarı ödemek zorundadır ( Çek K. m.3 ). Bu haliyle karşılıksızlık bankanın Kanun gereği yüklendiği bir sorumluluk niteliğindedir ve hamile yapılan ödeme ile nakdî krediye dönüşerek istenebilir hâle gelir.
    22. Nitekim aynı hususlar Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 27.12.2017 tarihli ve 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
    23. 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesinin 4. ve 5. fıkralarına göre ise; hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dâhil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.
    Aynı Kanun’un 3. maddesinin 6. fıkrası ise “muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.”
    düzenlemesini içermektedir.
    24. Diğer taraftan ileri düzenleme tarihli çeklerle ilgili 5941 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 5. fıkrasında 31.12.2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olacağı belirtilmiş olup, yine aynı Kanun’un 6273 sayılı Kanun ile 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren geçici 3. maddesinin 5. fıkrasında ise 31/12/2017 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olduğu vurgulanmıştır (28/11/2017 tarihli ve 7061 sayılı Kanun’un 100. maddesiyle bu fıkrada yer alan “31/12/2017” ibaresi “31/12/2020” olarak değiştirilmiştir).
    25. Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
    Davacı tarafın ileri düzenleme tarihli dört adet çekin sorumluluk bedelinin ödenmesi için davalı banka aleyhine girişilen icra takibine ilişkin olarak açılan eldeki itirazın iptali davasında, her bir çek 19.01.2012 tarihinde davalı bankaya ibraz edilmiş olup, bir üst bentte belirtilen 5941 sayılı Kanun’un geçici 1.maddesinin 5. fıkrası ile aynı Kanun’un geçici 3. maddesinin 5. fıkrasında ileri düzenleme tarihli bu çeklerle ilgili ibraz yasağını düzenleyen hükümler somut davadaki ibraz tarihi itibarıyla uygulanamayacağından dava konusu ileri düzenleme tarihli çeklerdeki ibraz geçerlidir.
    Zira, 6762 sayılı mülga TTK’nın 707. maddesinde de çekte gerçek keşide tarihine göre ileri bir tarihin atılabileceği, ancak bu halde de çekin ibraz tarihinde ödenmesi gerektiği benimsenmiştir. Eldeki dava bakımından da bu maddenin uygulanmasına engel bir hüküm bulunmamaktadır.
    26. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de uygulama alanı bulan 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen prosedürün gerçekleştirilmesi için hamilin talepte bulunması şarttır. Eldeki davada ise, davacı hamil çekleri ibraz ettiği 19.01.2012 tarihinde sorumluluk bedelinin ödenmesini talep etmediği gibi aynı Kanun’un 3. maddesinin 5. ve 6. fıkraları gereğince sorumluluk bedellerinin ödenmesi için çek asıllarını da davalı bankaya bırakmamıştır. 26.12.2012 tarihinde ikinci defa çeklerin bankaya ibraz edildiğine dair davacı beyanına göre ilk ibraz tarihi itibarıyla çeklerin davalı bankaya bırakılmamış olduğu açıktır.
    27. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ileri tarihli çeklerin düzenleme tarihinden önce ödeme için ibraz edilseler bile karşılıksızdır işlemi yapılabilmesi için kanuni ibraz sürelerinin beklenmesi ve tekrar ibraz edilmesi gerektiği, dolayısıyla üzerindeki düzenleme tarihinden önce çekin ödeme için ibrazı hâlinde muhatap bankanın her çek yaprağına karşılık kanunen ödemek zorunda olduğu miktarı hamile ödememesi ve bu ödeme için kanuni ibraz süreleri içinde çekin tekrar ibraz edilmesini beklemesi gerektiğinden bahisle direnme kararının belirtilen değişik gerekçe ile bozulması görüşü iledavacı tarafça yapılan 19.01.2012 tarihli ibrazın geçerli olduğu ve muhatap banka tarafından sorumluluk bedelinin ödenmesi gerektiğinden bahisle de direnme kararının onanması gerektiği görüşleri ileri sürülmüşse de, bu görüşler yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
    28. Diğer taraftan gerekçeli karar başlığında, dava tarihi 26.03.2013 olduğu hâlde 30.12.2014 olarak gösterilmesine ilişkin yanlışlık, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunduğundan ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
    29. Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazları da incelenmemiştir.
    30. Hâl böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki delillere, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    31. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3”atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
    Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 14.10.2020 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.



    KARŞI OY


    Dava, muhatap bankaya ibraz edilen çek karşılığının hiç bulunmaması veya kısmen bulunması hâlinde bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarın tahsiline yönelik icra takibindeki borca itirazın iptaline ilişkindir.
    Davacı çek hamilinin elinde 08/03/2012, 13/03/2012 ve 16/03/2012 keşide tarihli dört adet çek mevcut olup 19/01/2012 tarihinde muhatap davalı bankanın şubesine ibraz edilmiş, çeklerin arkasına 19/01/2012 tarihinde hesap bakiyesinin “0” olduğuna dair banka tarafından şerh verilip hamil tarafından da imzalanmış olup, bu şerhten önce ibraz eden ve karşılıksız işlemi yapılmasını talep eden olarak isim ve imza var ise de üzeri iptal kaşesi ile iptal edilmiştir.
    Mahkemece, davalı bankanın çek garanti tutarından sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek asıllarının davacı yanca bankaya bırakılması zorunlu olduğu, çek asıllarının bankaya ibraz edildiği mahkeme gerekçesinde belirtilmiş ise de, dava dosyasında bankaya bırakıldığına dair delil bulunmadığı gibi, aksine 26/12/2012 tarihinde ikinci defa davacı tarafından çekler bankaya ibraz edildiğine göre, ilk ibraz tarihinde çeklerin bankaya bırakılmamış olduğu, bu nedenle ilk ibraz tarihinde çek asıllarının bankaya bırakılmadığı hususu dikkate alınmadan karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulması üzerine, Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık, çek asıllarının davalı bankaya bırakılmadığı ve bu sebeple ödenmediği savunmasının yapılmamış olması karşısında, bu hususa ilişkin 5941 sayılı Yasanın 3/6 maddesinin kamu düzeni ile ilgili olup olmadığı ve Mahkemece resen gözetilip gözetilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre anılan Yasa maddesi uyarınca bankanın sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Ancak, bu uyuşmazlık noktasından önce, bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü belirlemek için somut olay özelliği itibari ile çek aslının bankaya bırakılıp bırakılmadığının araştırılmasına gerek olup olmadığı belirlenmesi gerekmektedir.
    Dava konusu çekler, 19/01/2012 tarihinde yani keşide tarihlerinden önce muhatap bankaya ibraz edilmiş, hesap bakiyesinin “0” TL olduğu şerh edildikten ve davacı çek aslını aldıktan sonra 26/12/2012 tarihinde karar ibraz edilmiş, şartları taşımadığından banka sorumluluk tutarı ödenemediğine dair şerh hamil ve banka tarafından onaylanmıştır.
    5941 sayılı Yasanın Geçici 1/5. maddesi uyarınca 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir. Dava konusu çekler, çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazının geçersiz olduğu tarihten sonra yani 31/12/2011 tarihinden sonra 19/01/2012 tarihinde ibraz edilmiş olup, TTK’nın 795 (6762 sayılı TTK 707) maddesinde “Çek, görüldüğünde ödenir ve keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir” düzenlemesi mevcuttur. TTK 796. maddede, çekin ödeme için ibraz süreleri düzenlenmiş olup, bu süreler kanuni ibraz süreleridir ve bu müddetler çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işlemeye başlar.
    5941 sayılı Çek Kanununun 3/2-3 maddesi uyarınca karşılıksızdır işlemi muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır ve süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için karşılığının hiç bulunmaması veya kısmen bulunması hâlinde muhatap bankanın her çek yaprağı için ne miktar garanti tutarı ödemekle yükümlü olduğu maddede yer almaktadır. Çek Kanununun 3/8. maddesinde, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının TTK’nın 707. maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde bu çekle ilgili olarak hukuki takip yapılamayacağı, ileri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukuki takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmesinin ve karşılıksız işlemine tabi tutulmasının şart olduğu belirtilmiştir.
    Muhatabın ödeme yükümlülüğünün doğması için, herhalde çekin üzerinde yazılı düzenleme tarihine göre kanunen öngörülen ibraz süreleri içerisinde ibraz edilmesi de şarttır. Kısmi karşılık dışında bankanın ödemekle yükümlü olduğu tutarın talep edilebilmesi için de çekin üzerine yazılı düzenleme tarihine göre ibraz süresi içinde ibraz edilmesi zorunludur (Prof. Dr. Abuzer Kendigelen, Çek Hukuku 5. Bası 2019- syf. 306-307).
    Çek Yasasının 3/8 maddesinde, ileri tarihli çeklerde vadeli çeklere yaklaşan bir düzenleme getirilmiştir. Ancak aynı Yasanın Geçici 1/5 maddesinde 31/12/2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ibrazının geçersiz olduğu belirtildiğinden, yeni düzenleme 01/01/2012 tarihinden itibaren uygulanacaktır. İleri tarihli çeklerde TTK 707 maddesi uyarınca keşide tarihinden önce de çek ibrazında karşılığı varsa ödenecek, karşılığın olmaması hâlinde ise, çekin keşide tarihinde veya daha sonra ibraz süresi içerisinde ibrazı gerekecektir. Keşide tarihinden önce çekin kısmen karşılığı varsa, hamil dilerse kısmi karşılığı alacak, o takdirde çekin aslını bankaya bırakacak, fotokopisi kendisine verilecek, almak istemez ise çekin aslı hamile verilecek, fotokopisi bankada kalacaktır. Kısmen ya da tamamen karşılıksız çıkan çekin daha sonra ödenmesi için keşide tarihinde veya daha sonra yasal ibraz süresi içerisinde - 10 gün veya 1 ay - mutlaka ikinci defa ibraz ve gerekli işlemlerinin yapılması gerekecektir. Bankanın yasal ödeme yükümlülüğü, karşılıksız ya da kısmen karşılıklı çekin, keşide tarihinden sonra bankaya yeniden ibrazı ve karşılıksız ya da kısmi karşılıksız işlemi yapılması hâlinde doğacaktır (Prof. Dr. Seza Reisoğlu, Yeni Çek Kanunu ve Hukuk Sorunlar, sayfa 10).
    Muhatap bankanın karşılığı bulunmasa veya yetersiz kalsa bile her çek yaprağı için keşideci dışındaki hamile ödemesi gereken yasal garanti tutarını ödeme mecburiyeti, kanuni süresi içerisinde kendisine ödeme için ibraz edilen ve karşılığı tamamen veya kısmen mevcut olmayan çekler içindir ( Prof. Dr. Ali Bozer, Prof. Dr. Celal Göle, Kıymetli Evrak Hukuku 7. Bası Sayfa 418).
    Çek Kanunu, ileri tarihli çeklerin üzerindeki düzenleme tarihinden önce ödeme için ibrazını, 31/12/2011 tarihinden sonra yasaklamamış ancak ödeme yapılmasını hesapta karşılık bulunması koşuluna bağlı bir imkân olarak öngörmüştür (md 3/8). Başka bir ifade ile yeni sistemde, üzerindeki düzenleme tarihinden önce ödeme için ibraz edilen çekler, hesapta karşılık bulunması koşuluyla muhataba ibrazında ödenir ancak hesapta karşılık bulunmadığı takdirde karşılıksızdır işlemi yapılamaz. Çek Kanunu ileri tarihli çeklerde hukuki takip yapılabilmesi için çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmesini ve karşılıksız işlemine tabi tutulmasını şart koşmuştur. Görülüyor ki ileri tarihli çekler, üzerindeki düzenleme tarihinden önce ödeme için bir veya daha fazla ibraz edilseler bile karşılıksızdır işlemi yapılabilmesi için kanuni ibraz sürelerinin beklenmesi ve tekrar ibraz edilmesi gerekmektedir. Her çek yaprağına karşılık muhatap bankanın kanun gereği ödeme yükümlülüğünün söz konusu olabilmesi, çekin düzenleyen dışındaki hamil tarafından süresinde ibraz edilmesi koşuluna tabi tutulmuştur (md 3/3). Buradaki süresinde ibrazı, çek üzerindeki düzenleme tarihine göre belirlenecek olan kanuni ibraz süreleri olarak anlamak gerekir. Dolayısıyla, üzerindeki düzenleme tarihinden önce çekin ödeme için ibrazı hâlinde muhatap banka, her çek yaprağına karşılık kanunen ödemek zorunda olduğu miktarı hamile ödememeli ve bu ödeme için kanuni ibraz süreleri için çekin tekrar ibraz edilmesini beklemelidir. Yeni Kanun, düzenleme tarihinden önce ödemeyi hesapta karşılık bulunması koşuluyla sadece bir imkân olarak düzenlemiştir (Yrd. Doç. Dr. Muharrem Gençtürk, Çek Kanununda Düzenlenen Yeni Sisteme Göre İleri Tarihli Çekler Üzerine Bir Değerlendirme, sayfa 125-129).
    5941 sayılı Çek Kanununun 3/3. ve 3/8. maddelerinden açıkça anlaşıldığı üzere, bankanın karşılıksız veya kısmen karşılığı bulunan çekler için ödemekle yükümlü olduğu garanti tutarının ödemesi, TTK 796. maddede yazılı kanuni ibraz süresi içerisinde ibraz edilmesi hâlinde söz konusu olup her ne kadar 3/8. madde hukuki takip yapılması ile ilgili ise de ikinci cümleden, karşılıksız işlemine tabi tutulması için çekin düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
    Somut olayda keşide tarihlerinden önce ibraz edilen çeklerin TTK 795. maddeye göre karşılığı bulunsa idi banka karşılığını ödemeliydi. Madde, hamile keşide tarihinden önce ibraz hâlinde karşılığı varsa alma imkânı vermektedir. Bankanın karşılıksız işlemi yapmak suretiyle garanti tutarını ödemesi ise TTK 796. maddeye göre kanuni süresinde çeklerin ibraz edilmesi hâlinde mümkün olacaktır. Dava konusu çekler 19/01/2012 tarihinde, keşide tarihlerinden önce ibraz edildiğinden, çeklerin ikinci kez ibrazları ise kanuni ibraz süresinden sonra olduğundan muhatap bankanın karşılıksız işlemi yapma yükümlülüğü ve garanti tutarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, Özel Dairenin bozma ilamında bozma gerekçesi olarak belirtilen, çek aslının bankaya hamil tarafından verilip verilmemesi hususu, bankanın ödemekle yükümlü olduğu sorumluluk miktarını ödeme yükümlülüğü bakımından sonuca etkili görülmediğinden, bu yöndeki bozmaya katılmamaktayız.
    Sayın Çoğunluğun bozma görüşü benimsenip muhatap bankaya çeklerin süresinde ibraz edildiği kabul edildiğinde de, çekleri bankaya teslim etmeyen hamilin, bankanın garanti tutarını ödemesini talep hakkından vazgeçip vazgeçmediğinin ve bu tutar için icra takibinde bulunup bulunamayacağının ve borca itiraz üzerine işbu itirazın iptali davasını açan hamilin garanti tutarını isteyebilip isteyemeyeceğin de tartışılması gerekir (11. HD 18.05.2009 tarih, 2008/2014 E., 2009/5963 K. sayılı kararında çeklerin süresinde ibraz edildiğinin çekişmesiz olduğu çek garanti tutarının tahsiline ilişkin alacak davasında, ibraz sırasında talep edilmemesi hâlinde çek hamilinin bu hakkından vazgeçmiş sayılacağının kabulü olanaklı olmadığı gerekçesiyle, mahkemenin, ibraz sırasında bankanın yükümlü olduğu miktarın talep edilmemesi hâlinde bu hakkından çek hamilinin vazgeçmiş sayılacağı gerekçesiyle verdiği alacak davasının reddi kararını bozmuştur).
    Yukarıda açıklanan gerekçelerle, banka garanti tutarını ödemekle yükümlü olmadığından bu değişik gerekçe ile mahkemenin davanın kabulüne dair kararının bozulması görüşünde olduğumuzdan, Sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılamıyoruz.







    KARŞI OY


    1- Özel Daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık, davalının icraya itirazın da ve davada verdiği cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında çek asıllarının bankaya bırakılmadığı ve bu sebeple ödenmediği savunmasının yapılmamış olması karşısında, bu hususa ilişkin 5941 sayılı Yasa’nın 3/6 maddesinin kamu düzeni ile ilgili olup olmadığı ve mahkemece re’sen gözetilip gözetilemeyeceği buradan varılacak sonuca göre anılan yasa maddesi uyarınca bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün çek aslını bankaya ibrazı hâlinde söz konusu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
    2- Davacı şirketin borçlu banka aleyhinde karşılıksız çıkan çeklerle ilgili bankanın ödenmeyen sorumluluk bedelinin tahsili için genel haciz yolu ile ilamsız takip başlattığı, takibe konu çeklerin 08.03.2012 ile 16.03.2012 tarihleri arasında keşide tarihleri olduğu, bütün çeklerin 19.01.2012 tarihinde bankaya ibraz edildiği çeklerin arkasında yazılı 19.01.2012 tarihli ibraz şerhinde hesap bakiyesinin “0” TL olduğuna dair şerh düşüldüğü, alacaklı çek lehtarı şirketin tüm çekleri 26.12.2012 tarihinde bankaya tekrar ibraz etmesi üzerine çeklerin arkasına “şartları taşımadığından banka sorumlulukları ödememiştir.” şerhinin düşüldüğü görülmektedir.
    Borçlu bankanın icra dairesine verdiği itiraz dilekçesinde çeklerin ilk ibrazlarının keşide tarihlerinden önce olduğu, 6273 sayılı Kanunla Değişik 5941 sayılı Çek Kanununun geçici 1/5 maddesinin “ 31.12.2017 tarihine kadar üzerine yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” hükmü gereğince ibrazların geçersiz olduğu için ödeme yükümlülüğü olmadığını, ikinci ibraz tarihi olan 26.12.2012 tarihinde ise yasal ibraz süresi içinde olmadığından yasal sonuç doğurmayacağını (TTK m. 708; TTK m. 796), 5941 sayılı Çek Kanununun 3/3 maddesi gereğince, Bankanın ancak süresinde ibraz edilen çek yaprakları için ödeme yapmakla yükümlü olduğunu beyan ederek borca ve ferilere itiraz etmiştir.
    3- Davacı takip alacaklısının temyize konu itirazın iptali davası açarak, takip konusu banka sorumluluk bedellerinin tahsilini talep ettiği, davalı bankanın ise cevap dilekçesinde ve duruşmadaki beyanlarında icra dairesine verdiği itiraz dilekçesini tekrar ettiği yerel mahkemece, çek keşide tarihinden önceki ibrazında süresinde ibraz olduğu, 5941 sayılı Çek Kanunun 3. maddesinde gününden önce ibrazda bankanın sorumluluk bedeli haricinde çek sahibinin hesabında bulunan bedelin çeki karşıladığı oranda ödeneceğinin düzenlendiği madde de “sorumluluk bedeli haricinde “denmek sureti ile sorumluluk bedelinin ödeneceğinin anlaşıldığı gerekçesi ile itirazın kısmen iptaline karar vermiştir.
    4- Hükmün davalı vekilince temyizi üzerine Özel Dairece, “.. çek asıllarının bankaya bırakıldığına dair delil bulunmadığı gibi aksine 26.12.2012 tarihinde ikinci defa davacı tarafından bankaya ibraz edildiğine dair davacı beyanına göre, ilk ibraz tarihi itibariyle çeklerin bankaya bırakılmamış olduğu kabul edilmiştir. Bu durumda mahkemece 5941 sayılı Yasa’nın 3/6 maddesi (3167 sayılı Yasa 4/son) uyarınca bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünün çek aslını bankaya bırakılması hâlinde söz konusu olabileceği yönündeki Yargıtay’ın kararlı uygulaması da gözetilerek bir karar vermesi gerekirken, çek asıllarının bankaya bırakılmadığı husus dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile kararın davalı banka yararına bozulmasına karar vermiş olup yerel mahkeme yazılı gerekçe ile direnme kararı vermiştir.
    5- Davalı banka gerek icrada verdiği itiraz dilekçesinde gerek davaya cevap dilekçesinde çek sorumluluk bedelinin ödenmeme gerekçesi olarak çeklerin keşide tarihlerinden önce ve daha sonra da keşide tarihinden sonraki ikinci ibrazı süresinde ibraz olmadığına dayandırmaktadır. Çeklerin ilk ibrazlarında bankaya çek asıllarının ibraz edilmediği için ödeme yükümlülüğünüzün bulunmadığı yönünde bir itirazları yoktur. Medeni usul hukukunda geçerli olan ilkelerden bir tanesi “taraflarca getirilme ilkesi”dir. Hâkim kendiliğinden taraflarca ileri sürülmemiş vakıaları araştıramaz, hükmüne esas almaz. Mahkeme sadece tarafların getirdiği vakıalara göre talep sonucunu inceleyip karar verir. Dava malzemesinin mahkemeye tam olarak getirilememesinin sorumluluğunu taraflar üstlenmiştir. Davada taraf maddi hukuka göre ne kadar haklı olursa olsun savunmasında dayandığı itiraz ve defileri haklı gösterecek vakıaları ileri sürecektir. Bu vakıaların daha sonra ileri sürülmesi savunmasını genişletilmesi yasağına tabidir. Taraflarca getirilme ilkesinin istisnası kamu düzenini ilgilendiren davalardır (Pekcanıtez, Hakan/Atalay, Oğuz/Özkan, Muhammet Medeni Usul Hukuku, Ankara 2006 s.222).
    6- Somut olayda davalı çek asıllarının bankaya ibraz edilmediği vakıasını ileri sürmemiştir. Dava kamu düzenine ilişkin olmadığından ileri sürülmeyen bu vakıa mahkemece kendiliğinden göz önüne alınamaz. Özel Dairenin ileri sürülmeyen bir konuyu kendiliğinden ele alıp bozma konusu yapması isabetli değildir. Öte yandan davalının çeklerin süresinde ibraz edilmediği iddiası ile ilgili bir bozma yapmadığından, çeklerin süresinde ibraz edildiği kabul edilmiştir. Bu husus Özel Daire ile yerel mahkeme arasında uyuşmazlık konusu değildir.
    7- 5941 sayılı Kanununun geçici 1/5 fıkrası “31/12/2011 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” hükmünü öngörmekte idi. Maddede yazılı olduğu üzere keşide tarihinden önce ibraz yasağı 31/12/2011 tarihinde sona ermiştir. Daha sonra 5941 sayılı Çek Yasasını değiştiren 6273 sayılı Yasa 03/02/2012 tarihinde yürürlüğe girmiş ve geçici 3. madde eklenerek “31/12/2017 tarihine kadar üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” hükmü getirilerek süre uzatılmıştır. Anılan hükümlerden anlaşılacağı üzere 30/12/2011 tarih ile 03/02/2012 tarihleri arasında çeklerin keşide tarihlerinden önce ibrazı yasağı mevcut olmayıp, ilamsız takibe konu çek asılları da bu iki tarih arasında 19/01/2012 tarihinde muhatap bankaya hamil tarafından ibraz edilmiştir.
    8- Çek Kanununun 3/2 fıkrasının hükmüne göre “karşılıksızdır işlemi muhatap bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında çek bedellerinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır”. Aynı kanunun 3/3 fıkrasında ise “muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışında her hamile süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için…” yazılı miktarları ödemekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bankanın karşılıksız işlemini yaptığı anda talepte bulunmayan hamile yükümlü olduğu tutarı teklif etmek mecburiyetindedir. Bu fıkranın Hükümet Tasarısı metninde yer alan “talep ettiği takdirde” ibaresi Adalet Komisyonunca metinden çıkartılmıştır. Komisyon gerekçesine göre “muhatap bankanın hamile ödemekle yükümlü olduğu miktarı, uygulamada talep etmeden ödemediği çoğu zaman hamilin bankanın böyle bir yükümlülüğü olduğundan haberdar olmadığı, dolayısıyla belkide hamilin rahatlıkla kabul edebileceği kısmi ödemenin de bu şekilde gerçekleşmediği görüldüğünden bankanın yükümlü olduğu miktarı talep olmadan da hamile ödemesi veya ödemeyi teklif etmesi düşüncesi ile “talep ettiği takdirde” ibaresi madde metninden çıkartılmıştır.” denilmektedir. Bunu yapmayan banka 3. maddenin 7. fıkrasının (b bendi) uyarınca gecikme cezası ödemek zorunda kalabilir.
    Hükmün gerekçesine göre banka tarafından hamile ödenmesi gereken miktar kanunda asgari olarak belirlenmiştir. Bu itibarla banka ile hesap sahibi arasında akdedilen dönülemeyecek gayrinakdi kredi sözleşmesi vardır ( Kurca, İsmail: 5941 sayılı Çek Kanunu Konferans 22/01/2010, Ankara 2010 s. 15).
    Banka çek hesabında hiç karşılığının bulunmaması hâlinde ödemekle sorumlu olduğu miktarı hamile ödemelidir. Çek Kanunun 3/6 fıkrası uyarınca bu da bir kısmi ödeme olduğundan çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Bankanın öncelikle yükümlü olduğu miktarı ödemeyen banka görevlisi Çek Kanunun 3/5 fıkrası uyarınca hapis cezası ile cezalandırılır.
    9- Daire ile yerel mahkeme arasında çekin süresinde ibraz edildiği konusunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Çek aslının bankaya bırakılmadığı gerekçesi ile bankanın sorumluluk bedelini ödemediği yönündeki gerekçe de somut olay karşısında isabetli değildir. Aksine muhatap bankanın 02/05/2013 tarihli cevap dilekçesinde de “ davaya konu çeklerin iki defa ibraz edildiği… konusunda uyuşmazlık yoktur… “ o hâlde burada çözmemiz gereken husus 19/01/2012 tarihinde gerçekleşen ibranın hukuken geçerli olup olmadığıdır…” şeklinde açıklandığı üzere çekin aslının ibrazı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Muhatap banka keşide tarihinden önce ibraz edilmesi ve sonrada keşide tarihinden sonra süresi içinde ibraz edilmemesi nedeniyle banka sorumluluk bedelini ödemekle yükümlü bulunmadığını iddia etmektedir.
    10- Yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca yerel mahkemenin direnme kararının onanması görüşünde olduğumdan kararın bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi