19. Ceza Dairesi 2018/7957 E. , 2019/4135 K.
"İçtihat Metni"
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"na muhalefet suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Van Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05/03/2018 tarihli ve 2017/20925 soruşturma, 2018/1452 esas, 2018/947 sayılı iddianamenin iadesine dair Van 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2018 tarihli ve 2018/239 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2018 tarihli ve 2018/467 değişik iş sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 08/11/2018 gün ve 94660652- 105-65-6965- 2018-Kyb sayılı kanun yararına bozma istemini içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/11/2018 gün ve 2018/91422 sayılı ihbarnamesi ile dairemize gönderilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"na muhalefet suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Van Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 05/03/2018 tarihli ve 2017/20925 soruşturma, 2018/1452 esas, 2018/947 sayılı iddianamenin iadesine dair Van 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/03/2018 tarihli ve 2018/239 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Van 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/04/2018 tarihli ve 2018/467 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Her ne kadar şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin,"...1632 sayılı Kanunun 63. maddesinde kendiliğinden gelmesi, yakalanması ve idarî para cezasının kesinleştikten sonra kendiliğinden gelmesi ya da yakalanmasına kadar geçen süre için farklı cezaların öngörüldüğü, şüpheli hakkında verilen idarî para cezası kesinleştikten sonra hangi tarihte kendiliğinden gelerek mi teslim olduğu yoksa yakalanarak mı askerlik şubesine teslim edildiği hususlarında araştırma yapılmadığı, bu hususların suçun sübutuna etki edecek mutlak sayılan delil niteliğinde olduğundan..." bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun"un 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 174/2. maddesinde suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin düzenlendiği, yine söz konusu Kanun"un 170/2. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda yoklama kaçağı kalmak suçu nedeniyle şüpheliye 20/10/2016 tarihinde tebliğ edilen idarî para cezasının itiraz edilmeden kesinleştiği, Van Cumhuriyet Başsavcılığının 13/12/2017 tarihli ve 2017/20925 sayılı talimatı ile şüphelinin 23/12/2017 tarihinde ifadesinin alındığı, yargılama aşamasında davayı gören mahkeme tarafından şüphelinin ele geçirilmesi ilgili durumun askerlik şubesinden sorularak öğrenilebileceği, bu durumun suçun sübutuna etki eden mutlak delil niteliği taşımadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174’üncü maddesinde düzenlenen iddianamenin iadesi kurumuyla, iddianamedeki noksanlıkların giderilmesinin amaçlandığı, bu kapsamda kovuşturma aşamasında mahkemenin zaman kaybetmemesinin, böylece soruşturma tamamlanmadan dava açılmasının sakıncalarının, muhakemenin uzamasının önlenmesine yönelik olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Ancak hukuki nitelendirmeye tabi hususlar, mahkemece toplanabilecek deliller iddianamenin iadesi sebebi yapılamayacaktır.
Bununla birlikte; Türk Ceza Hukuku sisteminde düzenlenen suçların yasa metinlerinde yer alan tanımlarında, dış alemde işlenen fiilin model veya tipi tarif edilmektedir. Bir suçun söz konusu olması için, işlenen fiilin kanunî tarife uygun olması gerekmektedir. Suçun maddî unsurlarını ise, “hareket (fiil)” ve “netice” oluşturur. Bazen Kanun, suçları tarif ederken, sadece neticeyi gösterir ve bu neticenin gerçekleştirilmesini yasaklar veya emreder. Bazen de kanunî tipte, neticeden başka hareket de tarif edilir ve bu takdirde neticenin, tarif edilen hareketle meydana getirilmesi hâlinde, tarife uygun bir fiil işlenmiş olur. Yasa maddelerinde tarif edilen ve suç teşkil ettiği öngörülen fiilin; niteliği, anlamı, yapısı ve mahiyeti itibarıyla, süreli veya süresiz devamlılık arz eden bir özelliğinin bulunması hâlinde, “devamlı suçun” varlığından söz etmek gerekecektir. Doktrinde çoğunluk görüşü olarak benimsendiği ve uygulamada da kabul edildiği üzere; Hareketten doğan netice, bazen belirli bir süre devam eder; işte neticenin devam etmeyip derhâl sona erdiği suçlara “ani” suçlar, neticenin devam ettiği suçlara ise “mütemadi, kesintisiz suçlar” denir. Bununla beraber, mütemadî bir suçun varlığı için suçtan doğan hukuka aykırı durumun, yani suçun eserinin bir süre devam etmesi yeterli değildir. Gerçekten, suçtan doğan hukuka aykırı durumun devam edip etmemesi, bu durumun ilk olarak çıktığı anda tamamlanmış, bitmiş olan suça yeni bir şey eklemez ve anî bir suçun mütemadî sayılmasını gerektirmez; mütemadi suçta devam eden, derhâl sona ermeyen şey neticenin kendisidir ve bu netice devam ettikçe suç da işlenmektedir. Bu esastan çıkan sonuç şu olmalıdır ki mütemadi suçlar ne neticenin ilk gerçekleştiği anda, ne de temadinin sona erdiği anda değil, belki temadinin başlaması ile bitmesi arasında geçen süre içinde, yani mütemadî suçun hukukî konusunu teşkil eden hak ve menfaatin ihlâline devam edildiği sürece icra edilmiş olurlar. (As.Yrg.D.K.K, 08/02/2007, E.2007/4, K.2007/4)
Bu açıklamalar ışığında mahkeme sanığın eyleminin hukuki nitelendirmesini yapacak olmakla birlikte şüpheliye yüklenen suç açısından temadinin sona erdiği tarihin belirlenebilmesi için yakalama veya teslim olma tarihini gösteren belgenin aslının veya onaylı örneğinin soruşturma dosyasında bulunmasının gerektiği, kesintinin sona erdiği tarihin tespiti ve buna dair delillerin toplanması gibi hususların firar ve izin tecavüzü gibi mütemadi suçlarda sübut ve uygulamaya doğrudan etkili olmaları ve mevcut soruşturma dosyasında bu hususlara ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığının anlaşılması karşısında;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği bu gerekçeyle yerinde görülmediğinden, kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, 11/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.