Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/730 Esas 2017/3461 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/730
Karar No: 2017/3461
Karar Tarihi: 18.04.2017

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/730 Esas 2017/3461 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2017/730 E.  ,  2017/3461 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
    Mahkemece, uyulan bozma ilamı sonrası davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, Davalı Kurum vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297. maddesinde "Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir", hükmü öngörülmüştür. Hükümlerin çelişkiden uzak ve infaza elverişli olması kamu düzeniyle ilgilidir.
    Tarafların dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    Dava dosyası incelendiğinde, hükmün gerekçesinin son kısmında, “Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Ticaret Sicil memurluğundan dava dışı şirketin 2004,2005 yıllarında temsile yetkili kişilerin kim olduğu sorulmuş, Ticaret Sicil Memurluğunun 04.11.2016 tarihli yazısı ile şirkete temsile yetkili kişileri gösterir ticari sicil gazete örnekleri gönderilmiş olup incelendiğinde, 23.10.1996 tarihli ve 1 nolu karar ile bu tarihten itibaren 5 yıl süre ile Hikmet Dıvrak"ın münferiden şirketi temsile yetkili kılındığı, başkaca şirketi temsile ilişkin karar alınmadığı belirlenmiştir. O halde Türk Ticaret Kanunun 540 maddesinin limited şirketlerde "aksi kararlaştırılmadıkça ortaklar hep birlikte müdür sıfatı ile şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Şirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idaresi ve temsili ortaklardan bir veya bir kaçına bırakılabilir" hükmü gereğince davacının diğer ortaklar ile birlikte şirketi temsile yetkili olduğu kabul edilerek 2004 yılı 7. ayından 2005 yılı 3. ayı dahil sürede kurum borcundan sorumlu olduğu kabul edilmiş ve davanın kısmen kabul kısmen reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” hususları belirtildiği halde, hüküm kısmında davacının sermaye payına isabet eden miktardan sorumluluğuna hükmedilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında açık çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönler incelenmeksizin bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, 18.04.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.