Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen 40.000.00TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 23.12.2008 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacılar vekili Av.S.A.K. ile karşı taraf vekili Av.Y.T. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava 03.10.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının eşi ile çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar davacı ile davalı tarafça süresinde temyiz edilmiştir.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, ölümüyle sonuçlanan olayın iş kazası olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık kusurun aidiyeti ve oranları konusunda toplanmaktadır.
İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.
Hükme dayanak alınan 04.06.2008 günlü bilirkişi raporunda; olayda; İşçisinin sağlık durumunun yaptığı işe uygun olup olmadığını sağlık raporu alarak belgelemeyen, yıllık sağlık kontrollerini muntazam yaptırmayan işverenin % 60 oranında kusurlu bulunduğu, işçinin kusurunun bulunmadığı, daha önce herhangi bir rahatsızlığının olup olmadığı ve genetik yapısı bilinmeyen işçinin beyin kanaması geçirdiği olayda kişisel yatkınlıkta olabileceğinden kaçınılmazlık olgusunun % 40 oranında etkili bulunduğu belirtilmiştir.
Oysa hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, dosyadaki bilgi ve belgelere göre işverene az da olsa bir kusur verilmeyen kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Öte yandan davalı işverence sunulan ve SSK Ankara Eğitim hastanesince düzenlendiği anlaşılan 16.04.2003 ve 21.04 2003 tarihli raporların periyodik kontrol niteliğinde olup olmadığının düzenlenme amacının araştırılmaması isabetsiz olduğu gibi kazalının belirlenmiş bir rahatsızlığına rağmen aynı işte çalıştırılması nedeniyle beyin kanaması geçirdiği belirlenmeden, yalnızca işçinin periyodik kontrollerinin yapılmaması nedenine dayalı olarak işverene % 60 oranında kusur verilmesi de hatalıdır.
Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yalnızca işçinin periyodik kontrollerinin yapılmaması nedenine dayalı olarak işverene % 60 oranında kusur verilen inandırıcı güç ve nitelikte olmayan, 77.maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunun hükme dayanak alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri kapsayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre manevi tazminatların miktarına ilişkin tarafların sair temyiz itirazlarının ilerde incelenmesine, davalı yararına takdir edilen 550.00 YTL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, 60.00YTL temyiz başvuru harcını davacı yatırmış olduğu anlaşılmakla, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, temyiz harcı ile temyiz başvuru harcının davalıya iadesine, 23.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.