19. Hukuk Dairesi 2018/2383 E. , 2019/4562 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davacı ..."ün davalı kooperatife olan toplam 538.789,71 TL borcuna karşılık, borçluları her iki davacı olan iki adet bono düzenlenerek kooperatife verildiğini, ancak bonoların vadesinde ödenmediği için icra takibine konu edildiğini, davacıların takip konusu asıl alacağa itirazlarının olmadığını, ancak taraflar arasında anaparaya tahakkuk ettirilen faiz oranına ilişkin ihtilaf olduğunu, bunun yanında takip konularının üçüncü şahsa temlik edilmesi nedeniyle tahsil harcı talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek, ana paraya uygulanması gereken yasal faiz oranına göre ödenmesi gereken faiz miktarının ve tahsil harcının ne olacağının tespiti ile, tespit edilecek miktara göre davalı kooperatife borçlu olmadıkları miktarın tespitine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacıların temlik sebebiyle taraf sıfatına haiz olmadıklarını, davacıların sadece faize itirazlarının olduğunu, davacıların talebini icra müdürlüğüne yapacakları şikayet yoluyla da ileri sürebileceklerini belirterek, davanın reddine ve yargılama giderinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulüne, ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/246 esas sayılı dosyasında, 76.311,59 TL fazla faiz hesabı yapıldığının ve davacıların bu miktar yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, tahsil harcına ilişkin talebin reddine; aynı icra müdürlüğünün 2011/247 esas sayılı takip dosyasında ise, eksik faiz hesabı yapıldığının ve bu talep ve tahsil harcına ilişkin talebin reddine karar verilmiş olup hüküm her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin 2014/16046E 2015/3670K sayılı ve 16.03.2015 tarihli ilamıyla, dava konusu borç miktarının hesap edilebilir(belirlenebilir) nitelikte olduğu, harca esas değer olarak 159.160,08 TL’nın gösterildiği, ancak dava dilekçesinde, takibe konu borçlarla ilgili olarak ne kadarlık kısımdan borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiğinin açıkça belirtilmediği, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu; bu durumda mahkemece davacıya dava konusu olan her bir icra takibi için ne kadarlık faiz ve tahsil harcından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği hususu açıklattırılarak, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve toplam alacak üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması konusunda belirtilen yasa hükmü uyarınca kesin süre verilip, sonucuna göre bir karar tesisi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/246 esas sayılı dosyasında, 76.311,59 TL fazla faiz hesabı yapıldığının ve davacıların bu miktar yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, tahsil harcına ilişkin talebin reddine, aynı icra müdürlüğünün 2011/247 esas sayılı takip dosyasında ise, eksik faiz hesabı yapıldığının ve bu talep ve tahsil harcına ilişkin talebin reddine denilerek bir önceki hükmün aynısı tesis edilmiş olup, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, dava dilekçelerinde, davalı ise cevap dilekçesinde dava konusu ferilerin ve dava konusu olmayan asıl alacağın, alacağın temliki suretiyle temlik edildiğine dayanmışlar ve dosyaya 02.08.2012 tarihli bir protokol sunmuşlarsa da, bu protolde iddia edilen alacağın temliki hususu icra dosyalarına yansıtılmamış ve gereği icra edilmemiştir. Dairemizin bozma ilamı tarihinden sonra, 23.08.2016 tarihinde ise, menfi tespit davasının konusunu teşkil eden ... İcra Müdürlüğü"nün 2011/246E ve 2011/247E sayılı icra dosyalarındaki asıl alacaklar tüm ferileriyle birlikte, alacaklı olan ... Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından 3.kişi olan İma Sanayiye temlik edilmiştir. Mahkemece her ne kadar Dairemizin usule ilişkin bozma ilamına uyularak yargılama yapılmışsa da, bilindiği üzere; dava açıldıktan sonra, sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş ve 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.
Anılan maddede;“(1)Davanın açılmasından sonra davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür…” hükmü yer almaktadır.
Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere mahkemece, dava konusunun üçüncü kişiye temliki resen dikkate alınmalı ve davayı veya savunmayı değiştirme yasağının bir istisnası olan 6100 sayılı HMK’nın 125. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanmak üzere davacı tarafa süre verilmeli , bu eksiklik tamamlandıktan sonra tüm delliler toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, sair yönler incelenmeksizin hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle mahkeme kararının BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.