17. Hukuk Dairesi 2014/20483 E. , 2017/4316 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı ... şirketi vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.04.2017 Salı günü davalı taraftan gelen olmadı. Davacılar vekili Av. ... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacılar vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, 09.08.2004 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müvekkillerin babası ...’in vefat ettiğini, tek taraflı kazada traktör sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, muris kusurlu olsa da davayı 3. kişi olarak açtıklarını, babalarının o tarihte sebze meyve komisyonculuğu yaptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılar için ayrı yarı 500,00 er TL den toplam 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tazmin ve tahsilini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında talebini 29.05.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı ... için 31.677,00 TL ve davacı ... için 8.323,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... şirketi vekili; davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, murisin kendi asli ve tam kusuru ile meydana gelen kazada vefat ettiğini, davacıların tazminat hakları bulunmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile davacı ... için 31.677,00 TL ve davacı ... için 8.323,00 TL temerrüt tarihi olan 30.06.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekilince temyiz edilmiştir.
818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı ....nun 109/1. Maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün ... ve HGK"nın 16.04.2008 gün, ... sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kaza 09.08.2004 tarihinde gerçekleşmiş, dava 29.07.2013 tarihinde açılmıştır. Davaya konu tek taraflı trafik kazası sonucunda davacıların murisi sürücü İsmet Sönmez ölmüştür. Davaya konu eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK 455/1 maddesi delaletiyle TCK 102/4 maddesi gereğince ceza zamanşaımı süresi 5 yıl olup uzamış ceza zamanaşımı süresi davanın açılma tarihinde dolmuştur. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınan 27.05.2014 tarihli aktüer raporunda hesaplanan rakamlar üzerinden yazılı şekilde kabulüne dair hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... şirketi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.