23. Hukuk Dairesi 2017/378 E. , 2020/3730 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalılar arasında güvenlik hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığını, sözleşme uyarınca yüklenicinin çalıştıracağı personele ilişkin sorumluluklarının tamamının yükleniciye ait olduğunu, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla müvekkili aleyhine ilamlı icra takibi yapıldığını, müvekkilinin icra dosyasına toplamda 28.659,46 TL ödemede bulunduğunu, davalı yüklenicinin birden fazla olması sebebiyle davalıların hangi süre ile sorumlu olduklarının bilinmediğini ileri sürerek, alınacak bilirkişi raporu ile davalıların sorumlu oldukları meblağın tesbiti ile şimdilik 2.500,00 TL"nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ... Özel Güvenlik Ltd. Şti. ile ... Özel Güvenlik Ltd. Şti. vekilleri, davanın reddini istemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine," hüküm tarihinden sonra 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 SK"nın 4. maddesi ile HMK"nın 109/2. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı, anılan yasal değişiklikte, yürürlükten kaldırılan maddenin zaman bakımından uygulanması ile ilgili bir düzenleme bulunmadığından, usul konusunda yapılan değişikliğin derhal uygulanması gerekeceğinden, davanın esasına girilerek karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle Dairemizce bozulmakla, mahkemece uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; işçi tarafından iş akdinin feshinin haksız olduğundan bahisle dava açılarak işçi alacaklarına hükmedildiği ve sonra asıl işverence ödemenin mahkeme kararına istinaden yapıldığı, bu nedenle işçilerin üzerinde yönetim hakkının da asil işverende olduğu, bu itibarla, davacı idarenin kendi tasarrufundan doğan bir alacaktan dolayı rücu talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alım tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup, bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır.
Bu durumda, mahkemece yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece işçilerin üzerinde yönetim hakkının asıl işverende bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.11.2020 tarhihinde oy birliğiyle karar verildi.