Davacı, SSK"lı süreler hariç 1.5.1987 - 19.5.2005 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı 1.5.1987 tarihinden 19.1.2005 tarihine kadar 506 sayılı Yasaya tabi çalışmaları dışında 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemiştir
Mahkemece istemin kabulü ile davacının 1.5.1987 tarihinden 19.1.2005 tarihine kadar 506 sayılı Yasaya tabi çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının Ziraat Odası’na 19.9.2001 tarihinden itibaren kayıtlı olduğu, Fındık Tarım Satış Kooperatifi ve Tarım Kredi Kooperatif kaydının olmadığı, Perşembe Kaymakamlığı Tarım İlçe Müdürlüğünce 20.000m² arazi kaydının olduğunun yine 20.6.2006 tarihli sigortalılık belgesinde de 20.000 m2 fındık bahçesinin bulunduğunun Perşembe Tapu Sicil Müdürlüğünce belirtildiği ancak Dairemizin geri çevirme kararı ile taşınmazın edinme tarihinin araştırılması istenilmesi üzerine Perşembe Tapu Sicil Müdürlüğünce davacının gayrimenkul kaydının olmadığının belirtildiği, davacının sattığı ürün bedelinden prim kesintisinin yapılmadığı, 2001-2006 yılları arasında DGD den yararlandığı, 1.5.1987 tarihinde tarım Bağ-kur sigortalısı olarak tescilinin yapıldığı, kısa süreli 506 sayılı Yasaya tabi çalışmanın bitiminden sonra T-YS formu vermeyip prim ödemediğinden terkin edildiği, 25.5.1987 tarihinden itibaren 1987 yılında 131 gün, 1989 yılında 20 gün, 1990 yılında 32 gün, 1999 yılında 103 gün, 1.6.2004-3.6.2005 tarihleri arasında 3 gün 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmasının bulunduğu, 19.1.2005 tarihinden itibaren uzun süreli zorunlu sigortalı çalışmalarının başladığı görülmektedir.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, başka bir sosyal güvenlik yasası kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve bu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın
36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Mahkemece davacının 1.5.1987 tarihi ile 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmasının başladığı 24.5.1987 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi doğru ise de davacının kurumca sigortalılığının terkin edilmesinden sonra 10. maddede sayılı kayıtların bulunup bulunmadığı araştırılmadan kısa süreli 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmaları dışlanarak 1.5.1987 tarihinden itibaren tespite karar verilmesi, isabetsiz olmuştur.
Yapılacak iş; Davacıya ihtilaf konusu olan 25.5.1987-19.1.2005 tarihleri arasındaki dönemde ürün satışı yaptığı kişi, kurum ve kuruluşları açıklattırmak bu kişi, kurum ve kuruluşlardan davacının ürün satışı yapıp yapmadığı, yapmış ise ürün bedelinden prim kesintisi yapılıp yapılmadığını sormak, yapılmış ise belgelerini getirtmek, adına kayıtlı tarım arazisinin bulunup bulunmadığını araştırmak bulunduğu taktirde edinme tarihlerini açıkça tespit etmek, Belediyeden zirai emlak vergisi mükellefi olup olmadığını sormak, mükellef ise beyannamelerini getirtmek ve varsa zirai amaçlı banka kredisi kullanıp kullanmadığının araştırılıp ve tüm deliller bir arada değerlendirilerek sonuca gitmektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.