Davacı, davalı işveren nezdinde 01.03.1994-15.08.1994 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının davalı işveren SS. M. Konut Yapı Kooperatifi’ne ait işyerinde 1.3.1994-15.8.1994 tarihleri arasındaki çalışmasının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istemin kabulü ile davacının SS. M.Konut Yapı Kooperatifi’ne ait işyerinde 1.3.1994-15.8.1994 tarihleri arasında kesintisiz sigortalı çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de; varılan bu sonuç eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının (...) sicil nolu davalı işyerinden çalışmasının bildirilmediği, dava dışı başka işyerlerinden 1993 yılı öncesinde ve 18.7.1993-16.8.1993 tarihleri ile 1.11.2003-31.12.2003 tarihleri arasında çalışmalarının bildirildiği, davalı işyerinin 1.11.1989 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp Mayıs 1995 tarihinde kapsamdan çıktığı, davalı işyerinde S.S.K müfettişlerince yapılan 10.10.1994 tarihli işyeri denetimi tutanağında davacının çalışmasının bulunmadığının bildirildiği, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 28.9.1994 tarih ve 101 sayılı müfettiş raporunda ise; davacının 1994 yılı Mart ayı başında işe başlayıp Ağustos ayı başında işten çıkarıldığının belirtildiği ve bu müfettiş soruşturmasında O. K. Ve M.P. isimli tanıkların davacının çalışmasını doğruladıkları anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Hukuku’na ilişkin bu tür davalarda talep değerlendirilirken gerçeğin bulunması asıldır. Davacı kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespitini istemiştir. Bu yönü ile davanın yasal dayanağı belirgin olarak 506 sayılı Yasanın 79/8. maddesidir. Anılan maddede yönetmelikle tesbit edilen belgeler işveren tarafından verilmeyen sigortalıların çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Madde de belirtildiği üzere yönetmelikle tesbit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu veya müfettiş tahkikatı sonucunda düzenlenmiş raporlar) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açık- seçiktir. Ancak sözü edilen belgelerin verilmemiş olması halinde ise, davacının kesintisiz çalışma iddiasının bulunması ve başka işyerlerinden birden fazla işe giriş ve çıkış olduğunda, çıkış tarihi ile tekrar giriş tarihi arasında 5 yıldan fazla süre geçmemiş ise çalışmanın usulünce tanık beyanları ile ispat edilmiş olması şartıyla hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.
Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.
Somut olaya gelince; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 28.9.1994 tarih ve 101 sayılı müfettiş raporunun bulunmasından dolayı hak düşürücü sürenin geçmemesi nedeniyle mahkemece işin esasına girilerek yargılamanın sonuçlandırılması yerinde ise de; açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklardan iki tanesi davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden ise de; davacının çalışmasına dair doğrulayıcı beyanda bulunmadıkları, ayrıca aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş kimselerden ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettiş soruşturmasında ifade veren tanıkların da dinlenmediği bellidir.
Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.
Yapılacak iş; zabıta marifetiyle tespit edilecek işyerine komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettiş soruşturmasında ifade veren O.K.ve M.P. isimli tanıkların beyanlarına baş vurularak çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, davalıya ait işyeri dosyası, ile varsa davacının imzalı ücret tediye bordrolarını dosyaya celbederek, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.