Davacı, 29.05.2006 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava davacının 1.3.1990 tarihinden 29.5.2006 tarihine kadar 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu süre dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 29.5.2006 tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davalı Kurumca kabul edilen süre dışında 1.7.1997 tarihinden 29.l5.2006 tarihi arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulüyle başvuru tarihinde 15 yıl primi ödenmiş sigortalılık süresi bulunmadığından yaşlılık aylığı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Yapılan incelemede, davacının 1.3.1990 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, tescilden sonra, 22.5.1995, 20.6.1997, 20.8.1989 tarihleri ile 2000, 2001, 2002, 2003, 2006 yıllarında teslim edilen tütün bedellerinden Bağ-Kur’a prim kesintisinin tarım Bağ-Kur’a prim kesintisinin yapıldığı, Tarım Kredi Kooperatifi kaydının 25.5.1981 ve devamı, ziraat oda kaydının 14.1.1987 ve devamı şeklinde olduğu ve tapuda 1966 tarihinde alınan 5 parça tarlasının bulunduğu 2002, 2003, 2004, 2005 yıllarında ilçe tarım müdürlüğünden zirai amaçlı “DGD” kredisi aldığı 5458 sayılı Yasa’dan faydalanarak prim borçlarını 29.5.2006 tarihinde ödediği; Kurumca 1.10.1994 tarihinde 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak tescil edilip 13.11.1995 tarihinde terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 1479 sayılı Yasa kapsamındaki kısa
süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve Bağ-Kur’lu çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi uzun süreli sigortalılığının sona ermesinden sonra teslim ettiği ürün bedellerinden ilk tevkifat kesintisinin 22.5.1995 tarihinde yapıldığı ve 1.10.1994-13.11.1995 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu nazara alındığında tarım Bağ-Kur sigortalılığının 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının bitim tarihi olan 14.11.1995 tarihinden itibaren tekrar başlayacağı davacının 1.3.1990-30.9.1994 ve 14.11.1995-29.5.2006 tarihleri arasında 2926 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca 2829 sayılı Yasa"ya göre hizmet birleştirmesi yapılmalı, 1479 sayılı Yasa"daki yaşlılık aylığı koşulları tartışılarak çıkacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.