10. Ceza Dairesi 2013/6008 E. , 2014/1326 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : Mahkûmiyet
Temyiz incelemesi, müdafiinin isteği üzerine sanıklar ...... ve ... hakkında duruşmalı; duruşma sırasında hazır bulunan müdafiinin talebi üzerine sanık ... hakkında ise re"sen duruşmalı olarak yapıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Suç konusu 16282 gram eroinin miktarına bağlı olarak önemi ve değeri dikkate alınarak, TCK"nın 61. maddesindeki ölçütler ve 3. maddesindeki orantılılık ilkesi gereğince temel hapis ve para cezalarının üst sınıra yakın olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, karşı temyiz olmadığından bozma nedeni sayılmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemlerin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemlere uyan suç tipi ile eleştiri ve TCK"nın 53. maddesinin uygulanması dışındaki yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrası uygulanırken, sanığın bu hakları kullanmaktan yoksunluğunun; (3) numaralı fıkra gereğince kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıverilmesine kadar, (2) numaralı fıkra gereğince ise diğer haklar ve yetkiler yönünden hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar süreceğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıkların müdafileri ve sanık ..."ın temyiz itirazları ile sanıkların müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde olduğundan, CMUK’nın 321. maddesi gereğince hükümlerin BOZULMASINA; ancak bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili bölümün hüküm fıkrasından çıkarılması ve yerine “Sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1 ve 2. fıkraları ile 3. fıkrasının birinci cümlesinin uygulanmasına“ ibaresinin yazılması suretiyle, hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, hükmolunan hapis cezalarının miktarı ile tutuklama tarihlerine göre, sanıklar ..... ve ... hakkındaki salıverilme isteklerinin reddine; sanık ... yönünden, Başkan Vekili... ve Üye ..."ün hükmün bozulması gerektiğine ilişkin karşı oyu ve oyçokluğuyla, diğer sanıklar yönünden oybirliğiyle, 27.02.2014 tarihinde karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 27.02.2014 gününde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..."ın katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanıklar ... ve ... müdafii Avukat ..., sanıklar ..., ... ve ... müdafii Avukat ..."in yüzlerine karşı 27.02.2014 tarihinde yöntemine uygun biçimde, açık olarak okunup anlatıldı.
(K.O) (K.O)
KARŞI OY GEREKÇESİ
(Sanık ... hakkında)
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 8. maddesine göre, "Her kişi özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine saygı gösterilmesi hakkına sahiptir. Bu hakların kullanılmasına resmi bir makamın müdahalesi demokratik bir toplumda milli güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suçların önlenmesi, sağlığın veya ahlakın ve başkasının hak ve özgürlüklerinin korunması için zorunlu bulunduğu ölçüde ve kanunla düzenlenmesi koşuluyla olabilir."
Türkiye Cumhuriyet Anayasası"nın 22. maddesinde "Herkes, haberleşme hürriyetine sahiptir. Milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hakim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; haberleşme engellenemez ve gizliliğine dokunulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde karar kendiliğinden kalkar." hükmü yer almaktadır.
Böylece diğer bireysel hakların yanında "haberleşme özgürlüğü ve haberleşmenin gizliliği" koruma altına alınmıştır.
Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 135. maddesinde bir suç nedeniyle yapılan soruşturma kapsamında haberleşmenin gizliliğine müdahale edilebilmesinin koşulları ve kuralları belirlenmiş, şüpheli veya sanığın telefonunun hâkim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla dinlenebileceği öngörülmüştür.
.../...
-3-
Ceza Muhakemesi Kanunu"nun "Tesadüfen elde edilen deliller" başlığını taşıyan 138. maddesinin ikinci fıkrasında ise, "Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi sırasında, yapılmakta olan soruşturma veya kovuşturmayla ilgisi olmayan ve ancak, 135 inci maddenin altıncı fıkrasında sayılan suçlardan birinin işlendiği şüphesini uyandırabilecek bir delil elde edilirse; bu delil muhafaza altına alınır ve durum Cumhuriyet Savcılığına derhal bildirilir" denilmiştir.
Gerekli koşullar bulunduğunda bir kişinin telefonunun dinlenmesi için hâkim veya Cumhuriyet savcısından alınan karar, sadece soruşturma kapsamında olup kararda belirtilen suçla sınırlı olmak üzere o kişinin haberleşmesinin gizliliğine müdahale yetkisi verir. Bu kişiyle telefonda konuşan diğer kimselerin haberleşmesinin gizliliğine müdahale için ayrıca hâkim veya Cumhuriyet savcısından karar alınması zorunludur. Böyle bir karar alınmadan yapılan dinlemeler o kişiler yönünden "hukuka aykırı delil" niteliğindedir.
Somut olayda, diğer sanıklardan Mahmut"un telefonu hâkim kararıyla dinlemeye alınmış, ancak sanık ..."ın adı geçenle yaptığı telefon konuşmaları hâkim veya Cumhuriyet savcısı kararı olmadan dinlenerek kayda alınmıştır. Sanığın Mahmut ile yaptığı telefon konuşmalarının dinlenmesi hukuka aykırı olup, delil olarak hükme esas alınamaz.
Bu konuşmaların "tesadüfen elde edilen delil" olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir, çünkü konuşmalar soruşturması yapılan suçla ilgilidir.
Sanığın, diğer sanıklarda ele geçirilen uyuşturucu maddelerle ilgisi olduğuna veya onların suçuna iştirak ettiğine ilişkin, hukuka aykırı olarak elde edilen telefon konuşmaları dışında delil yoktur.
Sanık hakkında beraat yerine mahkûmiyet kurulması yasaya aykırıdır.
Açıkladığımız nedenlerle, sanık ... hakkındaki hükmün bozulması ve sanığın salıverilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, hükmün düzetilerek onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. 27.02.2014