10. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/524 Karar No: 2017/3402 Karar Tarihi: 18.04.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/524 Esas 2017/3402 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2017/524 E. , 2017/3402 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne, icra inkar tazminatı isteminin ise reddine karar verilmiştir. Hükmün, taraf avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Dava; yersiz ödenen aylıkların tahsiline yönelik davalı borçlu aleyhine girişilen 13.01.2012 tarihli ödeme emri ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile %20 icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkin olup, takiip tarihi itibari ile yürürlükte olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 67. maddesinin ikinci fıkrasında, borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse alacaklı yararına ve istem üzerine tarafların durumuna, davanın ve hüküm altına alınan şeyin tahammülüne göre, hüküm altına alınan tutarın % 40’ından aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata karar verileceği yönünde düzenleme öngörülmüştür. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun icra inkâr tazminatını düzenleyen 67"nci madde 2 nci fıkrasında yer alan “yüzde kırkından aşağı olmamak üzere” ibaresi, 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun"un 11 nci maddesi ile “yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere” şeklinde değiştirilmiş ve 05.07.2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Diğer tarftan itirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, alacağın likit olması zorunludur. Anılan bu tür bir alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde, davacı kurum talabi dikkate alınarak, hak etmediği aylıkların her ay kendisine ödenen borçlunun herhangi bir hesaplamaya gerek olmaksızın yalnız başına borç miktarını bilebilecek durumda olması karşısında; borçlunun icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde icra inkâr tazminatına yönelik istemin reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç: Hükmün 1. fıkrasının sonunda yer alan “-Alacak likit olmayıp yargılamayı gerektirmekle icra inkar tazminatı isteminin reddine” ibaresinin silinerek yerine “Hüküm altına alınan tutarın % 20"si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile davacı Kuruma verilmesine,” yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davalıdan alınmasına, 18.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.