4. Hukuk Dairesi 2011/13690 E. , 2013/1396 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... vd. aleyhine 11/01/2010 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı Advak yönünden kabulüne dair verilen 07/07/2011 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflarca süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince; Dava, alacak istemine ilişkindir. Mahkemece istem davalı ... yönünden reddedilmiş, diğer davalı yönünden kabul edilmiş; karar, davacı ve davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı ..., davalı ...’in üniversitenin devamlı statüde görev yapan öğretim elemanı olduğunu, diğer davalı ...’nın, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu tarafından “...” başlıklı hibe destekli projesi için başvuruda bulunduğunu, projenin hazırlanmasında görev alan davalı öğretim elemanının çalışması karşılığında kendisine ödeme yaptığını, 2547 sayılı Yükseköğrenim Kanunu’nun 36. maddesi uyarınca davalının tüm mesaisini üniversitede harcaması gerektiğini, ancak üniversite yönetim kurulunun iş birliğine karar verdiği kamu kuruluşlarında, kamu yararına hizmet amacı güden kuruluşlarda çalışmalar yapabileceğini, çalışması karşılığı alınan ücretin üniversite döner sermayesine yatırılması gerektiğini, aynı kanunun 58. maddesinde döner sermayeye yatırılacak ücretin nasıl paylaştırılacağının belirli olduğunu, davalı ...’ın bu prosedüre aykırı olarak davalı öğretim elemanının çalışması karşılığı ücretini üniversite döner sermayesine yatırmayıp doğrudan diğer davalıya ödediğini beyanla her iki davalıdan üniversite döner sermayesine yatırılması gereken tutarın müştereken ve müteselsilen ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın süresinde açılmadığını, ödemelerin maliye bakanlığının gelir ve damga vergisi kesintisinden sonra ödeme yapılabileceği yönündeki uygun görüşü alındıktan sonra yapıldığını, ücretin telif niteliğinde kabul edilmesi gerektiğini, müşterek müteselsil sorumlulukları olmadığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 36. ve 37. maddeleri uyarınca Üniversitenin daimi statüde çalışanlarının özel kanunlarda belirlenen görevler ve telif hakları
hariç olmak üzere yüksek öğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz resmi veya özel başkaca herhangi bir iş göremeyeceği, üniversite yönetim kurulunun işbirliğine karar verdiği kamu kuruluşlarında, kamu yararına hizmet amacı güden kuruluşların işletmelerinde veya diğer özel kuruluşlardaki çalışmaları üniversitede sürdürülmüş sayılacağından bu kurumlardan alınan her türlü ücretin döner sermayeye yatırılması gerektiği, aldığı bilimsel destek karşılığı ücreti döner sermayeye yatırması gerekenin davalı ADVAK olduğunu, davalı ..."in ise usulsüz yapılan ödeme ile zenginleşmiş bulunmasına karşın ancak ödemenin ödeyen tarafından geri istenebileceği gerekçesi ile davalı ... yönünden davanın kabulüne, davalı ... yönünden ise reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalının davacı üniversite yönetim kurulunun izni olmasa da Rektörlüğünün izni ile diğer davalı tarafından ... için hazırlanan projede görev aldığı anlaşılmaktadır. Üniversitelerin devamlı statüde çalışan öğretim elemanlarının yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başka herhangi bir görev alabilmeleri için 2547 sayılı yasanın 37. maddesine göre üniversite yönetim kurulundan izin alınması gerekmektedir. Aynı maddenin son cümlesine göre bu hususta alınacak ücretler ilgili yükseköğretim kurumunun veya buna bağlı birimin döner sermayesine gelir kaydedilecektir.
Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde özel ve teknik bir bilgi gerekmediği gerekçesi ile bilirkişi görüşüne başvurulmamıştır. Emsal nitelikteki dosyalardan alınan bilirkişi raporları ise dosyaya ibraz olunmuştur. Bazı raporlarda, öğretim elemanlarının kamu kurumları yararına hizmet amacını güden kuruluşlardaki çalışmalarının üniversitede sürdürülmüş sayılacağı, bu kurumlardan alınacak her türlü ücretlerin döner sermayeden pay alan kişinin bağlı bulunduğu birimin döner sermayesine gelir kaydedilmesi gerektiği bildirilirken, bazılarında ise davalının projede çalışması için davacı üniversite yönetim kurulunun bir görevlendirmesi olmadığı, davalının üniversiteye mesaisini harcadıktan sonra kendi uzmanlık alanı ile ilgili projeye bilimsel katkı sunduğu, ortaya çıkan dökümanın telif haklarının AB"ye ait olduğu, AB nin bunu elde etmek için ödediği bedelin de telif bedeli olacağı bildirilmiştir.
Taraflar arasında, davalının davacı üniversitenin devamlı statüde çalışanı olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı öğretim elemanı diğer davalı vakıf için proje hazırlamıştır. Şu durumda 2547 sayılı yasanın 37. maddesine göre davalı öğretim elemanının davacı üniversite dışında görev yapabilmesi için üniversite yönetim kurulundan izin alınması, sonrasında da öğretim elemanına yapılacak ödemenin öğretim elemanının bağlı olduğu üniversite döner sermaye birimine yatırılması gerekir. Bu yola başvurulmamış olması idari nitelikte bir eksiklik olup 2547 sayılı yasanın 36. maddesi uyarınca öğretim elemanın görevi ile bağlantılı olarak verdiği hizmetin karşılığında aldığı ücret hakkında telif ücreti adıyla bir bedel tahsil etmesi halinde aynı kanunun döner sermayeyi düzenleyen 58. maddesi hükmünün uygulanacağı düzenlemesi karşısında öğretim elemanlarının rektörlük izni ile hazırladıkları proje karşılığında aldıkları ücretin üniversitede bağlı oldukları birimin döner sermayesine yatırılması gerektiği, salt yönetim kurulu kararı alınmamış olmasının ücretin döner sermayeye yatırılmasına engel olmayacağı 2547 sayılı yasanın 36, 37 ve 58. maddelerinden anlaşılmıştır.
Şu durumda, davalı ... ın söz konusu izin için başvuruda bulunmaksızın diğer davalı öğretim elemanından aldığı hizmet karşılığını döner sermaye yerine doğrudan öğretim elemanına ödeme yapması doğru olmayıp her iki davalı da davacıya karşı üniversite döner sermayesine yatırılması gereken tutardan müştereken ve müteselsilen sorumludur.
Mahkemece, davalı ...’in davacıya karşı diğer davalı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu gözetilmeden istemin reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı, davalı öğretim elemanının diğer davalı için çalışması karşılığında yapılan ödemenin döner sermayeye yatırılması gerektiğini, yatırılan tutar üzerinden yasal kesintiler yapıldıktan sonra kalanın davalıya ödeneceğini dava dilekçesinde açıklamıştır.
Şu durumda, davalı ...’in diğer davalı ... Vakfı için verdiği hizmet karşılığında döner sermayeye yatırılması gereken ücretin bir bölümünün davalıya ödeneceği anlaşıldığına göre, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun 58. maddesi uyarınca döner sermayeye yatırılacak ücretin ne kadarının davalıya ödeneceği araştırılarak istemden indirildikten sonra kalanın ödetilmesi yerine davalı ADVAK yönünden istemin tümden kabulü doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davacı yararına, (3) sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, tarafların öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/01/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı ..."in davacı üniversiteye bağlı tıp fakültesinde yardımcı doçent olarak daimi statüde görev yaptığını, diğer davalı ... Vakfı tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği"nce Finanse edilen projede görev aldığını, ancak aldığı ücretin 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasası"nın 36,37 ve 58. maddesi gereği davacının döner sermayesine kaydedilmesi gerektiğini iddia etmiştir.
2547 sayılı Yasanın olay tarihinde yürürlükte bulunan (21/01/2010 tarihli 5947 sayılı kanunun 3. maddesiyle değişiklikten önceki hali) 36. maddesinin dava konusu olayla ilgili bölümü şu şekildedir.
Madde 36
a. (Değişik: 17/08/1983-2880/19. md.) Profesör ve doçentler, üniversitede devamlı veya kısmi statüde görev yapanlar olarak ikiye ayrılırlar:
(1) Üniversitede devamlı statüde görev yapanlar;
Bunlar, özel kanunlarla belirlenen görevler ve telif hakları hariç olmak üzere, yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde ücretli veya ücretsiz, resmi veya özel başkaca herhangi bir iş göremezler, ek görev alamazlar, serbest meslek icra edemezler.
(Değişik üçüncü fıkra: 14/05/1997-4249/1 md.) Devamlı statü ile atanmış olup, kısmi statüye geçmek isteyen doçentlerde en az beş yıl süre ile devamlı statüde çalışmış olmak şartı aranır. Üniversitelerde devamlı statüde beş yıl çalışan doçentlerin, devamlı statüde profesörlüğe atanmaları halinde kısmi statüye geçmeleri için yeniden beş yıl devamlı statüde çalışma şartı aranmaz.
Üniversite yönetim kurulunun işbirliğine karar verdiği kamu kuruluşlarında, kamu yararına hizmet amacını güden kuruluşların işletmelerinde veya diğer özel kuruluşlardaki çalışmaları üniversitede sürdürülmüş sayılır.
(Değişik: 12/08/1986-KHK 260/4. md.) Bu kurumlardan alınan her türlü ücretler döner sermayeden pay alan profesör ve doçentin bağlı bulunduğu birimin döner sermayesine gelir kaydedilir.
Bu maddeye göre; tam zamanlı çalışan öğretim üyeleri kural olarak başka yerde çalışamazlar. Ancak özel kanunlarla belirtilen görevler ile telif hakları bunun dışındadır. Öte yandan üniversite yönetim kurulu kararıyla işbirliğine karar verilen kamu kuruluşlarında, kamu yararına hizmet amacını güden kuruluşların işletmelerinde veya diğer özel kuruluşlardaki çalışmaları üniversitede sürdürülmüş sayılır. Bu şekilde görevlendirilen kurumlardan alınan her türlü ücretler öğretim üyesinin bağlı bulunduğu birimin döner sermayesine gelir kaydedilir.
2547 sayılı yasanın anılan 36. maddesi ile 37. maddesi hükümleri dikkate alındığında görevlendirmenin ya da işbirliği kararının üniversite yönetim kurulu tarafından alınması gerekir.
Somut olayda böyle bir karar alınıp alınmadığı, davalının davaya konu çalışmasının karşılığı aldığı ücretin te"lif hakkı ücreti niteliğinde olup olmadığı, davaya konu projeye ait sözleşmenin içeriği, davacının bu sözleşmede taraf olup olmadığı hususları açıklığa kavuşturulmuş değildir.
Bu hususları irdeleyen bilirkişi raporu alınarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 31/01/2013