12. Ceza Dairesi 2017/2513 E. , 2018/10962 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Taksirle öldürme
Hüküm : TCK"nın 85/1, 62/1, 50/4-1-a, 52/2-4 maddeleri gereğince mahkumiyet
Taksirle öldürme suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
(I) Mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin incelemesinde;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 10/06/2014 gün ve 2013/834 Esas, 2014/321 sayılı kararında belirtildiği üzere, 6217 sayılı Kanun"un 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"a eklenen geçici 3. madde uyarınca mahalli Cumhuriyet savcılarının, duruşmalarına iştirak etmedikleri Asliye Ceza Mahkemesi kararlarına karşı, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"un 310. maddesinin 3. fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, temyiz süresinin görüldü ile değil tefhimle başlayacağı, 17/02/2015 tarihinde verilen hükme karşı 20/03/2015 tarihinde yapılan temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 310 ve 317. maddeleri uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
(II)Sanığın temyiz talebinin incelenmesine gelince;
Sanık hakkında hükmedilen 2 yıl 6 ay temel cezadan TCK"nın 62 maddesi uyarında indirim yapıldığı sırada sonuç cezanın 2 yıl 1 ay yerine 1 yıl 13 ay olarak tespit edilerek, tespit edilen hapis cezasının günlüğü 20 TL den hesaplanırken 15.200 TL yerine 15.100 olarak eksik şekilde belirlenmesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın nedensiz temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 20/11/2018 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Muhalefet Şerhi:
Olayımızda; sanığın kullandığı aracın, etrafı bariyerlerle kapatılmış olan otobana kağıt toplamak için izinsiz giren şahsa çarparak öldürmesi biçiminde gelişmiş; bunun üzerine sanık hakkında taksirle öldürme suçundan TCK’ nın 85/1 maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Kazanın meydana geldiği yer Şanlıurfa Gaziantep otobanıdır. Sanığın aksi ispatlanamayan savunmasına göre; olay günü sanığın Şanlıurfa dan Gaziantep istikametine giderken Nizip otoban bitimi yol ayrımına bir kaç km kala bir tır ın kendisini solladığı ve sıkıştırdığı, karşıdan güneş de vurduğundan direksiyonu sağa kırmak zorunda kaldığı, aracını bariyerlere sürttüğü, bu esnada otobanda olmasını öngörmediği maktule çarptığı anlaşılmaktadır.
Otobanlar özellikleri itibariyle; otoyol veya otoban hızlı trafik akımı sağlamak için yapılan, çok şeritli ve çift yönlü geniş yoldur. Otoyolların en önemli özelliği, erişme kontrollü olmalarıdır, giriş ve çıkış belirli noktalardan olur, trafik ışıkları ve yaya geçidi gibi yol güzergahı boyunca trafiği engelleyecek unsurlar bulunmaz ve yayalar, hayvanlar ve belirli taşıtlar giremez, insan ve hayvanın girememesi için de bariyer ve tel çit gibi önlemler alınır.
Sanık aracını yasal hız sınırları içinde kullanmakta, yorgun ya da fazla süre araç kullandığı yönünde de bir iddia bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar birlikte dikkate alındığında; Sanık aracını sevk ve idare ederken kendisini sollayan tır nedeniyle sağa doğru yanaşmış, otoban kuralları gereğince orada olmaması gereken maktule çarparak ölümüne neden olmuştur. Sanığın otobana giriş ve çıkışların kontrollü olduğuna güvenerek hareket ettiği, ölenin otoban içinde olacağını öngöremediği, bu itibarla da sanığa atfı kabil bir kusur bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle; sanığın beraatına karar vermek gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi; usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda izah edilen hususlar dikkate alındığında sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.