10. Hukuk Dairesi 2016/3223 E. , 2017/3387 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, aksine kurum işleminin iptali ile 01.01.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davaya konu somut olayda, davacının 14.01.1999 tarihli giriş bildirgesi ile şirket ortaklığına dayalı olarak 11.03.1998-08.06.2009 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanuna tabi (5510 sayılı Yasanın 4/b kapsamında) sigortalı kabul edildiği, 31.12.2012 tarihli tahsis talebinin sigortalılık başlangıç tarihinin 01.05.1988 tarihi olarak esas alınması ile 2829 sayılı Yasa uygulamasından sonra 506 sayılı Yasanın geçici 81’inci maddesi kapsamında 25 yıl sigortalılık süresi, 50 yaş ve 5375 güne tabi tutularak, 02.05.1965 doğumlu davacının yaş şartını gerçekleştirmediği gerekçesi ile davalı kurum tarafından reddedildiği, davacı tarafından sigortalılık başlangıç tarihinin 01.08.1983 tarihi olduğunun tespiti amacıyla bilahare açılan davada verilen kabul kararının 30.09.2013 tarihinde Dairemizce onanarak kesinleşmesinden sonra, davacı avukatının 14.11.2013 tarihli başvurusunda 01.01.2013 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmesine rağmen, Kurumca davacının vergi kaydına dayalı olarak 01.08.1992-11.03.1998 tarihleri arasında zorunlu sigortalı olduğunun kabul edilmesi nedeniyle bu kez de bu döneme ait prim borçları nedeniyle tahsis talebinin reddedildiği, davacının ise bu döneme ilişkin prim borçlarını 14.05.2014 tarihinde ödemesinden sonra davalı kurumca 01.06.2014 tarihinden itibaren aylık bağlandığı ve uyuşmazlığın bu nedenle doğduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 506 sayılı Kanunun Geçici 81. maddesidir.
Diğer taraftan yaşlılık aylığı tahsisinde esas alınan 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılık süreleri yönünden, 2829 sayılı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasının “4 üncü maddede belirtilen hizmet süreleri toplamına; itibari hizmet süreleri ile prim ödenmemiş süreler katılmaz.” hükmü gözetilerek, davacı hakkında ilk tahsis talep tarihi olan 31.12.2012 tarihine kadar Kurumca kabul edilen 1479 sayılı Kanuna tabi sigortalılık sürelerine göre davacının 31.12.2012 tahsis talep tarihi itibariyle prim borcunun bulunup bulunmadığı Kurumdan sorularak, yapılacak değerlendirme ile varılacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, isabetsizdir.
Mahkemece, bu madde ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları nazara alınmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.