Davacı,  murisinin 1.l2.2000-1.3.2005 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ve 1.3.2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmasına  karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin  kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava davacı murisinin 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının 01.02.2000 tarihinde başladığının ve 17.02.2008 ölüm tarihine göre 01.03.2008 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece; davacı murisinin 01.02.2000 ile 01.03.2005 tescil tarihleri arasında kalan dönemde 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun ve davacının 01.03.2008 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı murisinin 01.02.2000 ile 01.03.2005 tescil tarihleri arasında kalan dönemde 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalı olduğunun tespitinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacının ölüm aylığı ile ilgili talebine gelince; Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 1479 sayılı yasanın 41.maddesidir. Anılan madde gereğince ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için ölüm tarihinde en az 5 tam yıl  sigorta pirimi ödenmiş olması ve yazılı talepte bulunulması gerekir. Somut olayda davacı murisinin gerek 01.03.2005 tescil tarihinden sonraki döneme ilişkin olarak ve gerekse hükmün konusu olan döneme ilişkin olarak primlerinin ödendiğine dair dosya içerisinde bilgi ve belge yoktur. Mevcut duruma göre 5510 sayılı yasanın 32.madde koşullarının oluştuğundan da söz edilemez.
Yapılacak iş davacı murisinin uyuşmazlık konusu sigortalılık dönemine ilişkin pirim borcunu davalı kuruma hesaplatıp davacının bunu kuruma yatırmasını sağlamak, ihtilaflı olmayan dönem de dahil olmak üzere davacı murisinin kuruma pirim borcunun bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. 
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.