22. Hukuk Dairesi 2017/18925 E. , 2018/27623 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 29.06.2004-07.07.2008 tarihleri arasında kaynakçı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 29/06/2004 tarihinde işe başladığını ancak davalı ya ait işyerinde sürekli bir çalışmasının bulunmadığını, iş sözleşmesinin 25.06.2007 tarihinde davacı tarafından feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının davalıya ait işyerindeki çalışma süresinin belirlenmesi ve davalı işverenin dava dışı ...’a ait işyerinde geçen çalışma süresinden sorumlu olup olmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf davalı şirketi hasım olarak gösterdiği dava dilekçesinde 29.06.2004-07.07.2008 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalı işverene ait işyerinde geçtiğini ileri sürerek bu çalışmalara ait alacaklarının tahsilini talep etmiş ise de, yargılama sırasında dosyaya sunulan sigorta kayıtlarının incelenmesinde, dava dışı ..."a ait işyerinden kendisi adına bilgisi ve rızası olmadan bildirim yapıldığı, ayrıca dava dışı ...’un davalı şirketin sahibi olduğunu, tarafların işçilik alacağından kaçmak için hileli olarak bu işlemi yaptıklarını ileri sürerek dava dışı bu kişinin davaya dahil edilmesini ve her iki işyerinde geçen toplam çalışma süresi üzerinden alacaklarının hesaplanmasını talep etmiştir.
Dosya kapsamındaki ticaret sicil kayıtlarına göre, dava dışı ..."un, davalı şirketin ortağı iken hisselerini 2014 yılında devrettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ticaret sicil kayıtları ile tanıkların çalışmanın davalıya ait işyerinde gerçekleştiği yönündeki beyanı birlikte dikkate alınarak davalı şirket ile dava dışı ... arasında organik bağ bulunduğu kabul edilmiş, böylece davalı şirket her iki işyerinde geçen çalışma süresinden sorumlu tutulmuştur.
Ne var ki, salt ticaret sicil kayıtlarına göre taraflar arasında ortaklık veya akrabalık ilişkisi bulunması organik bağın varlığı için yeterli değildir. Mahkemece davacının gerçekte davacının dava dışı ...’a ait işyerinde hiç çalışmadığı varsayımı üzerinden hareket edilmiş ise de, tanık anlatımlarında davacının tüm çalışmasının davalıya ait işyerinde geçtiği veya davalı ile dava dışı gerçek kişi arasındaki hileli işlem yapıldığı yönünde bir bilgi bulunmamaktadır.
Davacı, kendisinin dava dışı ...’a ait işyerinde sigortalı olarak gösterilmesi ile ilgili olarak bilgisi ve rızası bulunmadığını ifade etmiştir. Ancak dosya kapsamındaki bir kısım işe giriş bildirgelerinde imzası bulunmakta olup, bu konuda davacının beyanı alınmamış, bu husus açıklığa kavuşturulmamıştır. Ayrıca davalı şirket ile dava dışı ...’a ait işyerinin kanun kapsamına alınma tarihi, adresi, faaliyet alanı gibi hususların da mahkemece araştırılmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken, eksik inceleme ve araştırma ile salt ticaret sicil kayıtlarına ve yetersiz tanık beyanlarına itibar edilerek her iki şirket arasında organik bağ bulunduğunun kabulü yerinde değildir. Mahkemece açıklanan hususlar dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Kabule göre de hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalışma süresi 2 yıl 6 ay 2 gün olarak belirlenmiştir. Mahkemece dava dışı ...’a ait işyerindeki çalışmalar yönünden bozma kapsamına göre araştırma yapılması gerektiği bozma kararının 2 numaralı bendinde ifade edilmiş ise de, davacının 23/12/2004-01/09/2005 tarihleri arasında dava dışı İsmail Okuyucu Yapı Ortaklığı nezdindeki çalışma süresinin hangi gerekçe ile davacının çalışma süresine dahil edildiği tespit edilememiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.