Davacı, 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalarıyla çakışan 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının iptaliyle, prim borcu olmadığının ve 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık sürelerinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2-Dava, davacının 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmalarıyla çakışan 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının iptali ile prim borcu bulunmadığının ve 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık sürelerinin geçerli olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 23.12.1983 tarihli giriş bildirgesine göre vergi kaydı esas alınarak 22.6.1983 tarihinde resen tescilinin yapıldığı ve daha sonra sigorta başlangıcının 506 sayılı Yasa"ya tabi çalışmasının sona erdiği 11.12.1983 tarihine çekildiği ve davacının 11.12.1983 - 1.8.1984, 1.3.1985 - 4.2.1987, 26.11.1987 - 22.2.1989, 1.5.1995 - 19.12.1996, 16.1.1998 - 30.11.2002 tarihleri arasında Kurumca 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olarak kabul edildiği, 14.2.2007 tarihli hesap ekstresinde 9.12.1990, 4.6.1990, 15.4.1992 tarihlerinde prim ödemelerinin bulunduğu ve 1992 affından yararlandığı, 22.6.1983 - 1.8.1984, 1.3.1985 - 4.2.1987, 26.11.1987 - 22.2.1989, 20.10.1989 - 31.12.1989, 3.1.1995 - 15.3.1996, 1.6.1996 - 19.12.1996, 8.1.1998 - 30.11.2002 tarihleri arasında vergi kaydının bulunduğu , muhasebeciler odasındaki kaydının 10.6.1990 tarihinden beri devam ettiği, 12.1.1994 - 26.10.2006 tarihleri arasında Ticaret Odasına kayıtlı olduğu ve uyuşmazlık döneminde 1.9.1984-30.11.1984, 5.4.1986-1.11.1986, 1.1.1987-30.8.1987 1.1.1988 - 30.11.1994, 1.12.1994 - 30.4.1995, 4.6.1995 - 30.9.1995, 1.11.1995 - 30.6.1997, 1.9.1997 - 15.1.1998, 1.6.1998 - 11.10.1998, 1.9.2001 - 31.12.2001 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi zorunlu sigortalı çalışmalarının bulunduğu davacının muhasebecilik yaptığı halde 11.7.2000 - 31.7.2001 tarihleri arasında 2.8320.17336.40.01 sigorta nolu işyerinden kendisini sigortalı olarak göstermesi nedeniyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 23.5.2005 tarihli kararı ile onanan Kırşehir Asliye Ceza Mahkemesi"nin 10.7.2001 tarihli kararı ile TCK."nun 343/1. Maddesi ile cezalandırılmasına karar verildiği ve bu dönemdeki 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılığa yer verilmemiş olması nedeniyle "çakışan sigortalılık" olarak adlandırılan, bir sigortalının aynı anda birden fazla sosyal güvenlik kurumuna tabi olması hali, zorunlu sigortalılıkların çakışması halinde yasalarda yer alan düzenlemelerle önceden başlayan sigortalılığa geçerlilik tanınarak isteğe bağlı sigortalılık ile zorunlu sigortalılığın çakışması halinde ise zorunlu sigortalılığa değer verilerek "çakışan sigortalılık" sorunu çözüme kavuşturulmalıdır.
Öte yandan 1479 sayılı Yasa’nın 22.2.2006 gün ve 5458 sayılı Yasa’nın 13.maddesi ile değişik 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Ek 19.maddesinde bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde, 5 yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalıların bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre içerisinde ödenmemesi halinde daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle, prim ödenmesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı veya hak sahipleri daha sonra sigortalının en son bulunduğu basamağın başvuru tarihindeki değeri üzerinden hesaplanacak borç tutarlarını tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde bu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilir. Bu madde kapsamına giren sigortalılar hakkında zaman aşımının kesilmesi ve zaman aşımının işlememesi ile ilgili olarak 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 103 üncü maddesinin 1.fıkrasının (6),(8) ve (10) numaralı bentleri hariç diğer hükümleri ile aynı Kanunun 104 üncü maddesi hükümlerinin uygulanacağı , yine 5458 sayılı Yasa’nın 14.maddesi ile eklenen ve 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 26.maddesine göre bu Kanun ve 2926 sayılı Kanuna göre kayıt ve tescili yapıldığı halde 31.3.2005 tarihi itibariyle beş yıl ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunan sigortalılar ve hak sahiplerinden bu sürelere ilişkin prim borçlarını yeniden yapılandırma talebinde bulunmayanlar veya yeniden yapılandırma talebinde bulundukları halde yapılandırma haklarını kaybedenler hakkında ek 19.madde hükmü uygulanacağı bildirilmiştir.
Kanunların geriye yürümesi konusunda mevzuatımızda genel bir düzenleme bulunmamaktadır. İlke olarak her yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilemeyeceği, başka bir anlatımla geriye yürümeyeceklerdir. Ancak devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural “derhal yürürlüğe girme” niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Bu gibi durumlarda kanunların geriye yürümesi değil ani etkisi söz konusudur. Sosyal güvenlik hukukunun ilgi alanı kamusal olup otoritesi kamu düzenini ilgilendirmektedir. Bu nedenle sosyal güvenlik hukuku ile ilgili yasalar yürürlüğe girdiği andan itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurur. Bu açıklamalar karşısında 1.3.2006 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasanın değişik Ek 19.maddesi ile Geçici 26.maddesinin tamamlanmamış hukuki durumlara uygulanacağının kabulü gerekir.
Davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi tüm sigortalılık dönemleri 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılık dönemlerinden önce başladığından ihtilaf konusu dönemde 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğu kabul edilmeli, ancak 1479 sayılı Yasa"nın Ek-19. Maddesi gereğince davacının 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığı için 9.12.1990, 4.6.1990,15,4,1992 tarihlerinde ödediği primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibariyle beş yıl ve daha
fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı tesbit edilmeli, 5 yıldan fazla prim borcu bulunduğu tesbit edildiği takdirde, primlerin tam olarak karşılandığı ayın sonu itibariyle sigortalılığı durdurulmalı, davacının bu dönemle ilgili olarak davalı Kuruma prim borcu bulunmadığının kabulüyle prim borcuna ait süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmeyerek bu dönemdeki sahte olduğu mahkeme kararı ile sabit olan süre dışındaki 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığa geçerlilik tanınarak çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin ihtilafa uygulanması mümkün olmayan baskın sigortalılık gerekçesi ile ve sadece 11.7.2000 - 31.7.2001 tarihleri arasındaki 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığın sahte olduğunun mahkemece kararı ile sabit olduğu düşünülmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 4.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.