Davacı, 17.11.1983-22.3.1985 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici sebeplere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.
2- Dava davacının, 17.11.1983-22.3.1985 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemine ilişkindir
Mahkemece davanın kabulü ile davacının 17.11.1983-22.3.1985 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa"ya tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
1.4.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 4.5.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesinin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulu kaldırılmış sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulu getirilmiş, 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Yasa ile 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.3.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasa ile 24. madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.
Öte yandan davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa"da 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesine koşut geçmiş Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının vergi kaydının 4.10.1990 tarihinden, şoförler ve nakliyeciler odasındaki kaydının, 17.11.1983 tarihinden esnaf ve sanatkarlar odasındaki kaydının, 6.8.1996 tarihinden sicil kaydının 2.3.1985 tarihinden beri devam ettiği, 15.4.1992 tarihinde kurum kayıtlarına intikal eden giriş bildirgesi ile vergi kaydı esas alınarak 4.9.1990 tarihinde Bağ-Kur sigortalılığı başlatılıp daha sonra oda kaydı esas alınarak sigorta başlangıcının 22.3.1985 tarihine çekildiği ve 31.7.1987-10.4.1989 tarihleri arasında Esenli Belediyesinde T.C. Emekli Sandığına tabi çalıştığından Bağ Kur sigortalılığının 31.7.1987 tarihinde terkin edilip 15.4.1989 tarihinden itibaren halen devam eder şekilde yeniden başlatıldığı, davacının 16.10.2007 tarihli hesap ekstresine göre 23.9.1985, 30.10.1985 ve 13.4.1992 tarihlerindeki prim ödemelerinden sonra 29.5.1992 tarihinden itibaren prim ödemeye başladığı ve prim ödemelerinin halen devam ettiği, 1992 yılı affından yararlandığı anlaşılmaktadır.
Davacının Bağ Kur sicil dosyasındaki giriş bildirgesi Kurum kayıtlarına 15.4.1992 tarihinde intikal etmiş ise de bu tarihten önce davacının 23.9.1985 ,30.10.1985 ve 13.4.1992 tarihlerinde toplu prim ödemeleri bulunduğundan bu prim ödemeleri öncesinde Kurumca yapılan bir sigortalılık tescili bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve uyuşmazlık döneminde sigortalılık için vergi kaydı esas alındığı halde oda kaydına dayalı olarak istemin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; davacının sicil dosyasına göre tescil için başvurduğu 15.4.1992 tarihinden önce yapılan 23.9.1985, 30.10.1985 ve 13.4.1992 tarihlerindeki prim ödemelerinin hangi Bağ No ile yapıldığı ne şekilde ve niçin Kurum kayıtlarına geçtiği, davacının bu prim ödemelerinden önce Kurumca kabul edilip iptal edilen bir tescilinin bulunup bulunmadığı ve bu prim ödemeleriyle birlikte 1992 affından yararlanarak yaptığı prim ödemelerinin uyuşmazlık konusu dönemi de kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, ne kadar sürenin primi olabileceğinin kurumdan sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davacının önceden bir tescili var ise ve davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılık şartlarının bulunmadığı bu dönemde sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, davanın kabulüne; önceden tescil yok ve geçmişe yönelik prim tahsil edilmediğinin, edilmiş olsa dahi kurum tarafından uzun süre bu primlerin kullanılmadığının saptanması halinde ise davanın reddine karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 4.12.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.