9. Hukuk Dairesi 2020/5159 E. , 2021/6692 K.
"İçtihat Metni"
BÖLGE ADLİYE
MAHKEMESİ : ... 15. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : MENFİ TESPİT
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 13. İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya devredilen bankanın ... Şubesinde en son müşteri temsilcisi olarak çalıştığını, kendisi hakkında usulsüz işlemler yapıldığı iddiasıyla yapılan hukuka aykırı soruşturmada 122.000,00 TL borç tahakkuk ettirilip haksız icra takibi yapıldığını iddia ederek davalıya borçlu olmadığının tespitini, borç zanlıyla ödenen miktarın ödeme tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının talebinin yerinde olmadığını, davacının bankayı zarara uğrattığını ve uğradığı zararı kabul ettiğini, bu sebeple yapılan tahsilatların usulüne uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, somut uyuşmazlıkta; davalı Banka müfettişinin 14/12/2000 tarih ve 31 sayılı raporuna göre, davacının ... Şubesinde çalışırken 81.943,85 TL, 52.447,38 USD ve 8.384,13 DEM tutarındaki parayı zimmetine geçirdiği, davacıdan bu tutarın 35.228,12 TL + 3.700 USD+ 7.400 DEM "lik kısmını ödediğinin belirtildiği, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/300 esas sayılı kesinleşen dosyasında davacıya zimmet suçundan 3 yıl 10 ay 20 gün hapis cezası verildiği, davacının davalı Bankaya verdiği 23/09/2000 tarihli taahhüdünde Bankaya olan borcuna karşılık 23/09/2000 tanzim tarihli 22/12/2000 vadeli 122.000,00 TL bedelli bono düzenlediği, bu taahhüde ayrıca davacının babası olan dava dışı ... müteselsil kefil olduğu, davalı Banka bu taahhüde dayanarak ... 4. İcra Müdürlüğünün 2015/12264 esas sayılı dosyası ile 26/09/2000 tarihinde asıl alacak ve %80 temmerrüt faizi üzerinden ilamsız takibe başladığı, fakat Merkez Bankası avans faiz oranının takip tarihi ve sonrasında yıllık %70 olduğu, %80 faiz oranının 02/08/1997-29/12/1999 arasında geçerli olduğunun anlaşıldığı, borca kefil olan davacının babasına ait taşınmazın satışına karar verildiği, davacının 27/12/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre ödemeler düşüldükten sonra takip tarihi olan 23/09/2000 tarihi itibariyle 104.059,00 TL asıl alacak borcunun bulunduğu, işbu davanın açıldığı 08/05/2002 tarihi itibariyle 32.550,61 TL asıl alacak ve 42.569,00 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu, davacının babasına ait taşınmazın bedeli düşüldüğünde davacının 28/02/2013 itibariyle asıl alacak borcunun bulunmadığı fakat 36.036,00 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, taraflar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge Adliye Mahkemesince,
“1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
2-Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle; ... 13. İş Mahkemesinin 20/02/2018 tarih, 2017/191 esas - 2018/88 karar sayılı kararının yukarıdaki açıklandığı şekilde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA;
3-Davanın Kısmen Kabul Kısmen Reddine,
4-... 4. İcra Müdürlüğünün 2015/12264 esas sayılı dosyasında davacının takip tarihi olan 23/09/2000 itibariyle 104.059,00 TL asıl alacak borcunun bulunduğuna, işbu davanın açıldığı 08/05/2002 tarihi itibariyle davacının asıl alacak borcu bulunmadığına ancak 36.036,00 TL işlemiş faiz borcu bulunduğuna, bunu aşan miktar yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine,” karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, dosyadaki bilgi ve belgelerden ve bilhassa, davacı hakkındaki zimmet suçundan kesinleşmiş mahkumiyet kararı, soruşturma raporu ve yargılama safhasında alınan bilirkişi heyet raporundan, davacının ortaya çıkan davalı Bankanın zararından sorumluluğunun bulunduğundan, davalı işverenin zararını davacıdan talep edebileceği açıktır. Nitekim bu olgu Derece Mahkemelerinin de kabulündedir.
Uyuşmazlığın geldiği bu safhada asıl çözülmesi gereken mesele; davacının babası ..."ün, davalı Bankanın zararının tahsili için teminat olarak gösterdiği ... İlçesi ... Köyü Köyüstü mevki 1266 parselde kayıtlı taşınmazının gerçek değerinin altında Banka tarafından elinden alındığını ileri sürerek ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tapu iptali ve tescil davası neticesinde verilen kararın eldeki uyuşmazlığa etkisidir.
Mezkûr tapu iptali ve tescil davası neticesinde, Mahkemece satış tarihi itibariyle yaklaşık 64.000,00 TL değerli bir yerin 25.000,00 TL"ye elden çıkartılmasının aşırı nisbetsizliği (oransızlığı) gösterdiği bunun da gabinin objektif unsuru olduğundan gabin şartlarının gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve davaya konu yer için belirlenen 64.084,00 TL"den alınan 25.000,00 TL düşüldüğünde kalan 39.084,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, 28.02.2013 tarihinde karar verildiği ve bu kararında Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği sabittir.
İlk Derece Mahkemesince, takip tarihi, işbu dava tarihi ve ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesince tapu iptal ve tescil davasında verilen karar tarihi (28.02.2013) esas alınarak tespit hükmünü kurmuş, bu kararın istinafı üzerine ise Bölge Adliye Mahkemesince “taşınmaz satışı nedeniyle asıl alacaktan yapılması gereken mahsubun eksik yapılması nedeniyle bu konuda açılan davada verilen karar tarihi 28/02/2013 ise de, bakiye 39.084,00 TL"nin de teminat olarak alındığı tarihte 25.000,00 TL ile birlikte mahsubunun yapılmamasının davalının hatası olduğu, bu itibarla kalan 39.084,00 TL"lik tutar dava tarihi itibariyle davacının kalan 32.550,61 TL"lik asıl borcundan ve sonra faizinden mahsup edildiğinde davacının dava tarihi itibari ile sadece işlemiş faiz borcunun kaldığı, bunun da 36.036,00 TL tutarında olduğunun kabulü gerektiği,” gerekçesiyle yeniden takip tarihi ve dava tarihine göre olmak üzere tespit hükmünü kurmuştur.
Menfi tespit ve istirdat talepli eldeki davanın dayanağı olan takip, davacı ve babasına karşı başlatılmış olup, bahse konu taşınmazda bu kapsamda davalı Bankanın alacağından mahsup edilmiştir. Bu tespit bağlamında davacının babasının borca karşılık teminat olarak gösterdiği taşınmazın gerçek değerinin asıl alacaktan mahsubunun gerektiği de açıktır. Derece Mahkemelerince de aynı sonuca ulaşılmış olmakla beraber mahsubun yapılması gereken tarih yönünden farklı değerlendirmeler yapılmıştır. İlk Derece Mahkemesince tapu iptal ve tescil davasında verilen karar tarihi esas alınırken Bölge Adliye Mahkemesince işbu davanın tarihi esas alınmıştır.
Yine dosyadaki bilgilerden taşınmazın 25.000,00 TL bedel ile elden çıkarıldığı, taşınmaz bedeli olarak icra yoluyla yapılan masraflar düşüldükten sonra davalı Bankaca alınan taşınmazın bedelini 24.208,00 TL. olarak 16.03.2001 tarihinde davacının borcundan düşüldüğü anlaşılmaktadır. Kesinleşen tapu iptal ve tescil davasında verilen karar dikkate alındığında bu tarihte taşınmazın gerçek değerinin davacının borcundan mahsup edilmemesi davalının kusurundan kaynaklıdır. Dolayısıyla tapu iptal ve tescil davasında sözkonusu taşınmaz için belirlenen 64.084,00 TL"den alınan 25.000,00 TL düşüldüğünde kalan 39.084,00 TL"nin de bu tarihte mahsubu cihetine gidilerek asıl borç ve faiz borcunun belirlenmesi gereklidir. Başka bir anlatımla mahkeme kararı ile taşınmaz bedelinin bakiyesi olarak tespit olunan 39.084,00 TL"lik tutarının da 25.000,00 TL.nin mahsubunun yapıldığı tarihe göre mahsubu ile asıl borç ve faiz borcunun belirlenmesi gereklidir. Varılan bu sonuç “kimse kendi kusurundan faydalanamaz” ilkesinin bir gereği olup, aksi halin kabulünde zarar verenin durumunun hakkaniyete ve adalete aykırı olarak ağırlaştırılması sonucunu doğuracağı da açıktır.
Bu durumda yapılması gereken iş, yukarıda değinilen usule göre taşınmaz değerinin takip konusu borçtan düşülerek takip ve dava tarihine göre asıl borç ve faiz borcunun belirlendiği bilirkişi raporu alarak sonuca gidilmesinden ibarettir.
Öte yandan yargılama safhasında davalı tarafça tapu iptal ve tescil davasının kesinleşmesini müteakiben 39.084,00 TL"lik meblağın takas ve mahsubunun talep edildiği ve bu taleplerinin İcra Müdürlüğünce kabul edildiğini beyan ettiği görülmekte ise de, eldeki uyuşmazlıktaki tespitin takip ve dava tarihine göre yapılması nedeniyle bu tarihten sonraki takas ve mahsubun sonuca etkisinin bulunmadığı kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgililere iadesine, 23.03.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi