Davacı, davalı işveren nezdinde 01.07.1991-Ekim 2005 tarihleri arasında çalıştığının tespitine işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalıya ait işyerinde süt toplama işinde 01.07.1991-Ekim/2005 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbiti ile kıdem ve ihbar tazminatı istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, 15.10.1993-01.10.2005 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitine,işçilik alacakları talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi olup bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır.Davacının kendi adına mı yoksa birlik adına mı faaliyet gösterdiği toplanan delillerden anlaşılamamaktadır. Tanık A. K.beyanında; davacının birlik için günde sabah akşam 2’şer saat,toplam 4 saat süt toplama işinde çalışırken Kaymakamlık,Muhtarlık yada başkası ile sözleşme yapıp yapmadığını bilmediğini,1992 yılından beri herhangi bir kimse ile sözleşme yapmadan davacıya süt verdiğini parasını da muhtardan aldığını belirtmiştir. Tanık N.T. beyanında; davacının birlik için günde sabah akşam toplam 1ile 3 saat arası süt toplama işinde çalışırken , ne kadar süre ile çalıştığını ,sözleşme yapıp yapmadığını bilmediğini,önceden süt verenlerin birkaç sene öncesine kadar paralarının birlikten alan süt toplayanlardan aldıklarının,şimdi muhtardan aldıklarının belirtmiştir.
Tanık İ.T.beyanında; 1992-2004 yılları arasında davacının topladığı sütleri birliğe nakliyesini yapan kişi olduğunu, davacının birlik için günde sabah akşam 3’şer saat,toplam 6 saat süt toplama işinde çalışırken birliğin müdürü ile anlaşıp çalışdığını, ancak aralarında yazılı anlaşma olup olmadığını bilmediğini,önceleri sütü toplayan davacının ,sonraları muhtarın birlikten parayı alıp süt satanlara paralarını dağıttıklarını,yıl içinde süt toplama işinin sürekli olduğunu, ancak bazen azaldığını, davacının da toplanan süt miktarları üzerinden hesaplanan 150-200YTL aylık aldığını belirtmiştir. Bu durumda davacının bir dönem birlikten para aldığı ileri sürüldüğünden ödeme ve sarf belgelerini gösteren defterlerin getirtilerek gerektiğinde bilirkişiye inceleme yaptırılarak ; davacıya ödeme yaptırıldı ise ödemenin niteliği ve miktarı belirlenmelidir.Köy muhtarı ve azaları belirlenerek davacının çalışması konusunda dinlenmelidir.
Çalışma olgusu tesbit edilirse günlük çalışmanın tam gün mü yoksa kısmi mi olduğu,günde kaç saat çalıştığı araştırılıp toplanan delilere göre davacının tün talepleri değerlendirilerek sonuca gidilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan ilgiliye iadesine, 04.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.