11. Hukuk Dairesi 2016/1923 E. , 2016/8584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04/06/2015 tarih ve 2012/489-2015/414 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 18/10/2016 günü hazır bulunan asıl ve birleşen davada davacılar vekili Av.... ile asıl ve birleşen davada davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarında müvekkillerinden ... davalıya ait trene binmeleri sırasında hiçbir uyarı yapılmadan kapılar açık şekilde aniden hareket etmesi sonucu meydana gelen kazada müvekkili ... sağ ayağının koptuğunu, diğer müvekkilinin kafatasının çatladığını, konuşma ve hareket etme yeteneğinin kısıtlandığını, yaralananların eşi, çocukları ve kardeşleri olan diğer müvekkillerinin de maddi ve manevi zararlarının doğduğunu, davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek ve ıslah isteminde bulunarak, asıl davasında müvekkili ... için 52.301,68 TL, Beyza için 1.000 TL, diğer müvekkilleri için 100 TL maddi, birleşen davada 31.781,80 TL protez bedeli, birleşen davada ... için 200.000 TL, diğer müvekkilleri için ayrı ayrı 50.000.00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin kusurunun olmadığını, kazaya davacı ...... kucağındaki çocukla hareket halindeki trene binmesinden kaynaklandığını, esasen tazminat istemlerinin fahiş olduğunu savunarak, davaların reddini istemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, meydana gelen kazada davalının %40, davacı ....... %60 oranında kusurlu olduğu, davacı ... ... malul hale gelmediği, davacı ... ... %42 oranında maluliyetinin oluştuğu, bu davacının talep edeceği maluliyet tazminatı ile tedavi giderinin belirlendiği, tüm davacıların manen zarara uğradıkları gerekçesiyle asıl davada .. için açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 52.301,68 TL iş göremezlik tazminatının ve ... için taleple bağlı kalınarak 100,00 TL bakıcı giderinin, birleşen davada 31.781,80 TL protez giderinin, birleşen davada davacı ... ... için 50.000 TL, davacı ... için 20.000 TL ve diğer davacılar için 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve karar tarihine en yakın asgari ücret esas alınarak maddi tazminat hesabı yapılmaması doğru değilse de, bu davada ıslah edilen tutarla birlikte talebin tamamına karar verilmesi karşısında bundan sonra açılacak ek davada karar tarihine en yakın asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasına engel bir durum olmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, takdir olunan 1.350 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan alınıp yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 58,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davacılardan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 10.338,93 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalıdan alınmasına, 01/11/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Beden tamlığına karşı işlenen haksız fiilerde zararın gerçek miktar ve şumulü zamanla daha iyi anlaşılabileceğinden zararın tespitinde mümkün olduğu kadar geç bir tarihin esas alınması, bilirkişinin hüküm tarihine en yakın verileri (asgari ücret) nazara alarak raporunu düzenlemesi gerektiği Yargıtay"ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.
Asgari ücret kamu düzeni ile ilgili olduğundan bu hususta usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gibi hakim bu durumu duruşmanın her aşamasında kendiliğinden gözetmelidir. Bu konuda bir talep olmasa dahi hakim bu hususu doğrudan doğruya gözönünde bulundurmakla yükümlüdür.
Kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceğinden bozmadan sonra asgari ücretlerin artmış olması durumunda bu yeni artışlarında hesaplamada gözönünde tutulması gerekir. (Hukuk Genel Kurulu"nun 17.12.1997 gün Esas 97/10, Karar 97/1074 sayı, 28.01.2004 gün Esas 2004/10-24 Esas 2004/47 vs.
Somut uyuşmazlıkta,
Yerel mahkemenin 23.03.2011 gün 2007/231 esas 2011/142 karar sayılı kararı, tarafların temyizi üzerine Dairece bozulmuş, bozmadan sonra davacı vekilinin, artan asgari ücrete göre ek rapor alınması talebi mahkemece uygun görülmemiş, mahkemece temyize konu hüküm tesis edilmiştir.
Mülga, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 46/2 (6098 sayılı TBK 75) maddesinde "eğer hükmün suduru esnasında, kafi derecede kanaat ile cismani zararın neticelerini tayin etmek mümkün değilse, hükmün tefhimi tarihinden itibaren iki sene zarfında hakimin, tetkik selahiyetini muhafaza etme hakkı bulunduğu" düzenlenmiştir.
Yasada açıkca ifade edildiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 75. maddesi gereğince, hakimin karar verildikten sonra, değişen asgari ücrete göre tazminatı yeniden belirleyebilmesi, ancak bu hakkını kararda saklı tutmuş olmasına bağlıdır.
Oysa mahkemece 4.6.2015 günlü kararda hakim tarafından bu hak saklı tutulmuş değildir.
Bu halde, çoğunluğun onama görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararının kesinleşmesi durumunda artık uyuşmazlık yönünden kesin hüküm oluşacak, davacının ek dava açması mümkün olmayacaktır.
Açıklanan nedenle, davacının bu hususa ilişkin temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının davacı lehine bozulması gerekirken, bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.