14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/11756 Karar No: 2015/2371 Karar Tarihi: 04.03.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/11756 Esas 2015/2371 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/11756 E. , 2015/2371 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 25.04.2012 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Dava, satış vaadi sözleşmesi ve muvazaa iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Somut olayda, davacının dayanağı ... Noterliğinin 09.04.1997 tarihli satış vaadi sözleşmesinde vaat borçlusu dava dışı ...’in 443 parsel sayılı taşınmazda bir kısmını davacıya satmayı vaat ettiği taşınmaz ... adına tapuda kayıtlı iken yenileme sonucu 152 ada 91 parsel numarasını aldığı, 14.08.2000 tarihinde satış suretiyle satış vaadi borçlusunun kızı dava dışı ...’a devredildiği, 25.04.2011 tarihinde ifraz ile 152 ada 195 parsel numarasıyla 378,44 m2 arsa vasfı ile tapuya tescil edildiği ve 27.04.2011 tarihinde de davalı ..."e devredildiği görülmektedir. Davacı, gerek satış vaadi borçlusu ... ile kızı ... arasındaki gerekse ... ile davalı ... arasındaki tapu devirlerinin satış vaadi sözleşmesi bilinerek yapıldığını adı geçenlerin satış vaadi sözleşmesini bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi konumunda olduklarını ayrıca taşınmaz üzerine kendisi ve vefat eden eşi tarafından iki katlı eve yapılarak sözleşme tarihinden itibaren de taşınmazın zilyedi olduklarını devirlerin muvazaalı olduğunu iddia etmiştir. Ancak, satış vaadi sözleşmesine dayanan tarafın (davacının), satış vaadinde bulunan kişiye (...’e) ve sonrasında davalıya taşınmazı temlik eden satış vaadi borçlusunun kızı ...’a karşı da satış vaadi sözleşmesinin geçerliliğini kanıtlaması gerekeceğinden ... ve ...’un da davada yer alması gerekmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece davacıya adı geçen kişilere karşı da dava açması için uygun bir süre verilmeli, açılırsa o dava görülmekte olan bu dava dosyası ile birleştirilmeli, satış vaadi borçlusu ve taşınmazı devrettiği ...’un HMK’nın 27. maddesi uyarınca savunma ve delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, taraf teşkili tam olarak sağlanmadan davanın esasının karara bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle usul ve yasaya aykırı hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.