10. Hukuk Dairesi 2017/965 E. , 2017/3311 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Davacı, davalı TRT Genel Müdürlüğü nezdinde 13.06.1994-30.04.2011 tarihleri arasında ses sanatçısı olarak geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, ilâmda belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair hüküm kurulmuştur.
Hükmün, tüm taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde Kurum görevlilerince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Söz konusu hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihide kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen ilk hüküm dairemizin 03.11.2014 tarihli ilamıyla eksik araştırma gerekçesiyle bozulmuş olup bozma sonrası yapılan yargılama neticesinde davacı ile davalı TRT Genel Müdürlüğü arasında yapılan istisna akitlerinde belirtilen süreler kadar davacının çalıştığına dair yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Mahkemenin, davacının kısmi süreli çalıştığı hususundaki kabulü yerinde ise de, davacının kabul edilen süreler dikkate alındığı zaman uzun süre olarak kabul edilebilecek dönemler yönünden (1998 Temmuz ile 2000 Ocak gibi) ara vermiş olması halinde ya da başka işyerinde çalışması halinde çalışmanın kesintiye uğrayacağı bu haliyle hak düşürücü sürenin irdelenmesi gerektiği hususunun gözetilmemesi isabetsizdir. Ayrıca, dosyada mevcut banka kayıtları dikkate alındığı zaman, istisna akdi olmayan dönemlerde de ödemeler olduğu gözetildiğinde, sözleşmeler ile ödemelerin örtüşmediği anlaşılmaktadır. Mahkemece, sözleşmelerle örtüşmeyen dönemlerde yapılan ödemelerde araştırılmak suretiyle bunların ne için ödendiği belirlenerek sonuca göre de bu ücret ödemelerinin olduğu dönemlerinde hizmet sürelerine dahil edilmesi gerekeceği dikkate alınarak bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda, araştırma yaparak, elde edilecek sonuca göre bir karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, tüm taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalı TRT Genel Müdürlüğü"ne iadesine, 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.