10. Hukuk Dairesi 2017/1564 E. , 2017/3304 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği gibi karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Limited şirket niteliğindeki tüzel kişi işverenlerin üst düzey yönetici ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu 5510 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin atfı uyarınca uygulanması gereken ve uyuşmazlığa konu dönemde yürürlükte olan; mülga 506 sayılı Kanun 80. maddesi ve 6183 sayılı Kanun mükerrer 35. maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanun 80. madde hükmünde; sigorta primlerini (fer"ileri ile) yasal süresi içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen tüzel kişiliğe haiz işverenlerin üst düzey yönetici veya yetkililerinin, belirtilen prim borcundan dolayı, Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları kabul edilmiştir.
6183 sayılı Kanun mükerrer 35. madde hükmünde de tüzel kişilerin malvarlığından tahsil edilemeyen yahut tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarından (davalı Kurumun işveren tüzel kişilerden prim ve diğer alacakları da dahil); kanuni temsilcilerinin şahsi malvarlıklarıyla sorumlu oldukları kabul edilmiştir. Maddede belirtilen “tahsil edilemeyen” ya da “tahsil edilemeyeceği anlaşılan” kavramları, aynı Kanunun 3. maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre “tahsil edilemeyen” amme alacağı terimi; “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan malvarlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir malvarlığının bulunmaması, haczedilen malvarlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını”; “tahsil edilemeyeceği anlaşılan” amme alacağı terimi ise; “Amme borçlusunun haczedilen malvarlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını” ifade etmektedir.
Somut olayda, davacıya, dava dışı ... Ltd Şti’nin prim ve işsizlik sigorta primi borcu sebebiyle 2003/12. ila 2004/11. ayları arasına ilişkin ödeme emirlerinin tebliğ olması üzerine söz konusu ödeme emirlerinin iptali için eldeki davanın açıldığı, Mahkemece, dava dışı ... Ltd Şti’nin borçları yapılandırdığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyada, dava dışı şirketin 25.11.2014 tarihli yapılandırma başvurunda bulunduğu görülmekte ise, davacıya gönderilen ödeme emirlerine ilişkin borcun yapılandırma içinde kalıp kalmadığı ve yapılandırmanın devam edip etmediği anlaşılamamaktadır.
6183 sayılı Kanun mükerrer 35. maddesi uyarınca, üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğunun doğması için; asıl borçlu şirketin borcunu kısmen veya tamamen ödememesi yahut ödeyemeyeceğinin anlaşılması şartına bağlıdır. Bu itibarla üst düzey yetkililerinin müteselsil sorumluluğu, ikinci derecede sorumluluktur. Asıl borçlu şirket ise birinci derecede borçtan sorumludur. Asıl borçlu şirketin borcunu yapılandırması ve düzenli ödemelerinin de bulunması halinde, üst düzey yetkililere ayrıca müteselsil sorumluluk yüklenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Belirtilen sebeplerle Mahkemece yapılacak iş, öncelikle davacıya yapılan takiplerin devam edip etmediği Kurum’dan sorulmalı, takiplerin kaldırılmış olması halinde şimdiki gibi karar verilmeli, takipler kalkmamış ise, yapılandırma gereği borcun düzenli olarak ödenip ödenmediğinin, yapılandırmanın bozulup bozulmadığı araştırılmalı, şayet yapılandırma bozuldu ise esasa girilerek bir karar verilmeli, yapılandırma bozulmadıysa davacı da sorumluluktan kurtulacağı için ödeme emirlerinin iptaline karar verilmelidir.
Bu nedenle davacı ve davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının davacıya iadesine 17.04.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.