Davacı, 2.41988-13.4.1999 tarihleri arasında oda kaydının geçersizliği nedeniyle Kurum tarafından iptal edilen dönemlerde zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitiyle, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava,davacının 02.04.1988-13.04.1999 tarihleri arasında oda kaydının geçersizliği nedeniyle Kurum tarafından iptal edilen dönemlerde zorunlu Esnaf Bağ-Kur sigortalı olduğunun tesbiti ile aylık talebinde bulunduğu tarihi takip eden aybaşından itibaren yaşlılık aylığı almaya hak kazandığının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı Yasa"nın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlenmiştir.
Davacının şahsi sicil dosyasının incelenmesinden,15.10.1982 tarihinde Kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden,12.02.1982 tarihli vergi kaydı nedeniyle 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacının,22.02.1982-26.09.1983 ve 06.01.1984-30.06.1986 tarihleri arasında vergi kaydı, 13.04.1999-13.08.2005 tarihleri arasında Esnaf ve Sanatkar Sicil Memurluğu kaydı bulunmaktadır.Kurum tarafından davacının 05.07.1982-01.08.2005 tarihleri arasındaki Şoförler ve Otomobilciler Odası kaydı geçersiz kabul edilmiştir.Bu durumda, davacının uyuşmazlık konusu dönem olan 02.04.1988-13.04.1999 tarihleri arasında vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicili kaydı veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı bulunmadığından zorunlu Bağ-Kur sigortalısı değildir. Ancak, dosyada mevcut hizmet döküm cetveline göre, davacının 02.05.1983 tarihinden itibaren prim ödemeye başladığı ve Kurumun 12.06.2008 tarihli yazısına göre davacının 13.04.1999 tarihinde yaptığı 600YTL tutarındaki prim ödemesinin 02.04.1988-13.04.1999 tarihleri arasındaki nizalı dönemi kapsadığı ve bu dönemde borcu bulunmadığı görülmektedir. Kurumun, bildirim üzerine davacı tarafından ödenen ve uyuşmazlık konusu dönemi kapsayan primleri tahsil edip uzun süre bu primleri kullandıktan sonra davacının sigortalılığını iptal etmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından ve davacının Kurum tarafından geçersiz sayılan oda kaydında sahtecilik yaptığı da ispat edilemediğinden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yapılacak iş,davacının primleri tahsil edilen ve Kurum tarafından uzun süre kullanılan 02.04.1988-13.04.1999 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerini kabul etmek ve yaşlılık aylığı talebini, kabul edilen bu süreler dikkate alınarak değerlendirip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 27.11.2008 gününde oy birliği ile karar verildi.