10. Ceza Dairesi 2020/8586 E. , 2021/4756 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme: SAKARYA 6. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Düşme
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değişik TCK"nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanığın itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin de gösterilmesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığından, 29.08.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanığa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, kamu davasının durmasına karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla sanık hakkında yazılı şekilde düşme kararı verilmesi,
2-“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak" suçundan sanık hakkında yapılan soruşturma sonunda, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 29.08.2014 tarihli, 2014/9393 soruşturma ve 2014/27 karar sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, sanığın kendisine yüklenen yükümlülükleri ihlal ettiği gerekçesiyle Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2015 tarihli ve 2015/1083 esas sayılı iddianamesiyle kamu davası açılması üzerine;
Mahkemece ısrar şartının kovuşturma şartı olduğu, sanık adına çıkartılan davetiyenin usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen yasal 10 günlük süre içerisinde Müdürlüğe başvurmaması üzerine Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce ikinci kez uyarılı ihtarat yapılmaması nedeniyle sanığın denetime uymamada ısrar ettiğinden söz edilemeyeceğinden ve kovuşturma şartının gerçekleşmediğinden bahisle açılan kamu davasının CMK"nın 223/8. maddesi gereği düşürülmesine ve sanık hakkında "Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararı" koşullarına uygun biçimde yeniden uygulama yapılmak üzere dosyanın Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine, karar verildiği anlaşılmakla,
5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 223/1. maddesinde; “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.
Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde düzenlemenin yer aldığı, tüm bu düzenlemeler karşısında somut olayda; hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davası hakkında durma kararı verilerek, denetimli serbestlik tedbiri ugulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,
3-TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngörüldüğünden; duruşma için sanığa gönderilen davetiyenin “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
4-28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun"la TCK"nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanığa Sakarya Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 19.09.2014 tarihli çağrı davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu ve 29.09.2014 tarihinde tebliğ edildiği ; ancak sanığın yasal sürede herhangi bir başvuru yapmaması üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadığının anlaşılması karşısında; sanığın ilk çağrıya uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
5-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK"nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun"un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun"un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi"nin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa"ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun"un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu"nda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesi"nin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK"nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK"nın 7. maddesi ile CMK"nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, "Basit Yargılama Usulü" yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
6-Suç tarihinin gerekçeli karar başlığında “26.04.2014” yerine hatalı olarak ""02.04.2014"" yazılması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 19.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.