13. Hukuk Dairesi 2019/3718 E. , 2019/8476 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile arasında 2014 yılında yapılan kredi sözleşmesinin mevcut olduğunu, akıl sağlığı ve yaşlılığından yararlanan bir takım kişiler tarafından dolandırılarak davalı ve başka üç adet bankadan kredi alındığını, bu konuda ... Cumhuriyet Başsavcılığı"na şikayette bulunduğunu, okuma yazması olmadığını belirterek sözleşmenin iptaline, dokunulmaz durumunda bulunan emekli maaşından yapılan kesinti yasal olmadığından kaldırılmasına, dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına, yargılama sonuna kadar başka kesinti yapılması halinde yapılan kesintilerinde de talebi arttırarak kesinti tarihlerinden itibaren yasal faiz işletilerek hüküm altına alınmasına, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının davacıdan yaptığı toplam 6.980,52 TL kesintinin davacıya iadesine, davalı ...den kullanılan kesintiler nedeni ile davacı ..."un almakla olduğu emekli maaşından icra takibi kapsamında yeni bir muvafakat verilmediği sürece başkaca kesinti yapılmamasına, fazlaya ilişkin ve sair taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş kredi taksitlerinin emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Mahkemece, emekli maaşında yapılan kesintinin 5510 sayılı Yasanın 93/1 maddesinde yer alan muvafakatin ancak icra takibi esnasında olabileceği ve icra müdürlüğüne yapılması gerektiği, davacıya yönelik davalının herhangi bir icra takibi yapmadığı kesintilerin resen ve kaynaktan yapıldığı, verildiği iddia edilen muvafakatın kanunen geçerli olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Yasanın 56. maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasanın 93. maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, ... hizmeti sunucularının Genel ... Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler 88. maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır.
İİK’nin 83/a maddesindeki "İİK’nin 82. ve 83. maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir." hükmüne karşın, 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32. maddesi ile değişik 5510 Sayılı SGK’nin 93/1. maddesinde, "bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu hükmün İİK’nin 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra 5510 sayılı Yasanın 93. maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, 4721 sayılı TMK"nin 2.maddesinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemenin gerekçesinde belirtilen 5510 sayılı Yasanın 93/1 maddesinin somut olayda uygulama yeri yoktur.
Davacı, davasını açarken okuma-yazma bilmediğini iddia etmektedir. Mahkemece bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Öncelikle davacının okuma-yazma bilip bilmediği araştırıldıktan sonra dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeye göre karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’un 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.