20. Hukuk Dairesi 2016/2924 E. , 2016/5120 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada ... Asliye Hukuk ve ... Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, konut sigortası poliçesinden kaynaklanan rücuan tazminat istemine ilişkindir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK"nın 1481. maddesi uyarınca, halefiyet hükümleri doğrultusunda davanın açıldığı, dolayısıyla 6102 sayılı TTK"nın 4. maddesi uyarınca davanın ticari dava olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
... Asliye Ticaret Mahkemesi ise uyuşmazlığın haksız fiîlden kaynaklandığı ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.
TTK"nın 1472. maddesinde düzenlenen halefiyet, yasal, sınırlı ve cüz’î halefiyet niteliğindedir. Bu maddeden doğan halefiyet hakkına istinaden açılan veya açılacak olan dava, esas itibariyle sigortalının, kendisine zarar verene karşı açacağı tazminat davasının, onun halefi sıfatıyla sigortacı tarafından açılmasıdır. TTK"nın 1472. maddesi uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nisbetinde sigortacıya intikal eder. Bu şekilde sigortalısının haklarına halef olan sigorta şirketinin, ödediği tazminat miktarınca hukuken sigortalı yerine geçerek açtığı rücû davası, aslında bir tazminat davası olup, bu niteliği itibariyle aynı zamanda şahsî nitelikte bir eda davasıdır. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücûu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz"î haleftir. Sigortacının, sigortalıya ödediği tazminat oranında sigortalının yerine geçeceği ve onun kanunî halefi olacağı, ilke olarak 31.03.1954 gün ve 1953/18 E. - 1954/11 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtilmiştir. 17.01.1972 t. ve 1970/2 E., 1972/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da sigortacının, zarara sebebiyet veren aleyhinde açtığı rücû davasının, kanundan doğan halefiyete dayandığı ve halef olanın, halefiyet yolu ile nasıl bir hak iktisap etmiş ise o hakka sahip olacağı vurgulanmış; velhasıl sigorta ettirenin ne hakkı varsa bunların, şartları gerçekleşince sigortacıya geçeceği; sigortacının, sigorta ettirenin bütün def’ilerini üçüncü şahsa karşı ileri sürebileceği ve Borçlar Kanununun 44. maddesine (TBK m. 52) de dayanabileceği; tabiatıyla sigorta ettirenin olayda dava hakkı yoksa, sigortacıya da bu yönde bir hakkın intikal etmeyeceği açıklanmıştır.
Diğer taraftan, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22.03.1944 tarihli ve 37 E./9 K. Kararına göre de "Sigortacının sigorta poliçesinden münbais olmayıp kanundan aldığı bir salâhiyete istinaden ve haksız fiil sebebiyle alacaklı yerine kaim olarak hareket ettiği dâvada hukuk mahkemesine başvurması gerekir."
Somut olayda; uyuşmazlık 6102 sayılı TTK"nın 1472. maddesi uyarınca, sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenen tazminatın, haksız fiile sebebiyet veren davalı komşu taşınmaz malikinden rücuan tahsili isteminden ibarettir. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısına halefen açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukukî mahiyeti nazara alınır. Sigorta şirketi halefi olduğu sigortalının işyerine, davalı bağımsız bölüm malikinin dairesinden, kendi dairesine gelen su sızıntısı nedeniyle oluşan zararın tazminini talep etmekte olup, bu şekilde Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılan uyuşmazlığın her ne kadar görevsizlik kararı veren mahkemeler arasında sulh hukuk mahkemesi bulunmamakta ise de HMK"nın 114. maddesi gereğince görev dava şartı olup, her aşamada re"sen gözetileceğinden, merci incelenmesinde doğru merciye davanın yönlendirilmesinin kamu düzeninden olduğu dikkate alınarak uyuşmazlığın; sulh hukuk mahkemesinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK"nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ... (Nöbetçi) Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/05/2016 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
1) Somut olayda zarar gören sigortalı dairenin zararı sigortalayan sigorta şirketi tarafından karşılanmıştır. Böylece sigorta sözleşmesinin tarafları arasında sözleşme gerekleri ifâ edilmiştir.
Olayda zarar veren gerçekte su sızan konut dolayısıyla bu konutun sahibidir. Bu malik ile zarar gören arasındaki her türlü sorun 634 sayılı Kanununa Ek 1. madde gereğince sulh hukuk mahkemesince çözülecektir.
Zarar verenin zararı kendisi tarafından değil zarar göreni sigorta sözleşmesi ile korumaya alan sigorta şirketi tarafından karşılanmıştır. Zarar veren haksız eylemle zarar görene zarar vermiş ve ancak bu zarar sigortalayan ile sigortalanan arasındaki sigorta sözleşmesi gereğince karşılanmakla, aslında zarar veren dolaylı olarak sigorta şirketine zarar vermiştir. Zarar veren ile sigorta şirketi arasında her hangi bir sözleşme yoktur. Bu durumda bu taraflar arasındaki zarar sözleşme dışı bir sorumluluk gereğince karşılancaktır.
2) Uygulamada buna rücu tazminatı denmektedir. Rücu tazminatının konu olduğu durumlarda genel kurallar uygulanır. Diğer bir ifadeyle zarar verenle zarar görenin münhasıran tâbi oldukları usûl değil (KMK ek 1) genel kural olan ve aralarında sözleşme ve kanundan doğan kat mülkiyeti hukuku gibi kurallar bağlayıcı olmayacak ve taraflara sözleşme dışı (haksız fiil) kuralları uygulanacaktır. Zaten zarar veren zarar görene yine haksız eylem esaslı zarar vermiştir.
Bu durumda bu davanın, sulh hukuk mahkemesinde değil, iş bu davadaki tarafların durumuna göre asliye hukuk mahkemesi tarafından görülmesi gerekir.