11. Hukuk Dairesi 2020/5311 E. , 2021/5686 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi"nce verilen 16.04.2019 gün ve 2018/544 - 2019/169 sayılı kararı onayan Daire"nin 03.02.2020 gün ve 2019/3000 - 2020/844 sayılı kararı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2003/38014 tescil numaralı “OCEAN (TÜRK MALI)” ibareli markasının bulunduğunu, davalının ise “ALIX AVIEN OCEAN BLUE” ibareli markasını TPMK nezdinde 2004/29693 sayı ile tescil ettirdiğini, davalının bu markayı kullanmadığını, davalının markasının haksız rekabet oluşturduğunu, müvekkili şirketin davalı markasının hükümsüzlüğünde maddi manevi menfaati bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına kayıtlı 2004/29693 tescil numaralı markanın tescil aldığı tüm sınıflar için hükümsüzlüğüne/iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak 556 sayılı KHK"nın 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptali nedeniyle yasal boşluk oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine yönelik verilen kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizce onanmıştır.
Davalı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 10,30 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 520,95 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyen davalıdan alınarak Hazine"ye gelir kaydedilmesine, 23.09.2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, 556 sayılı KHK"nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.
Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa"ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa"ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi"ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.
HMK"nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda ayrıksı bir hükümde bulunmadığına göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, mahkemece yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmadığından davalının bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi doğru olmadığından, Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava, 556 sayılı mülga KHK’nun 14. maddesinden kaynaklanan tescilli markanın kullanılmaması nedeniyle iptali talebine ilişkindir.
Yargılamanın devamı esnasında ilgili maddenin Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilmesi sonucunda dava konusuz kalmıştır.
Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir edeceği HMK 331/1 hükme bağlanmıştır.
Derdest davaların konusuz kalması değişik şekillerde vuku bulabilir. Bu durum taraflardan birinin işlem ve eylemi nedeniyle gerçekleşmişse dava tarihindeki haklılık durumunu belirlemek nispeten kolaydır. Ancak somut dosyada görüldüğü Anayasa Mahkemesinin tasarrufu nedeniyle gerçekleşmişse her iki tarafa da kusur izafe edecek bir durum söz konusu olamayacağından TMK’nun 4 maddesinde yer alan “ Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir” hükmü gereğince hakimin her bir tarafın yaptığı yargılama giderini kendi üzerinde bırakması keza tarafların leh ve aleyhine vekalet ücretine hükmetmesi hakkaniyete daha uygun düşecektir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü gerektiği düşüncesiyle aksi yönde tezahür eden sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.