16. Hukuk Dairesi 2015/3869 E. , 2016/3409 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVALILAR : ... VE ARKADAŞLARI
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ...Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ... adına kayıtlı bulunan eski 1025 parsel sayılı 1.750,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1315 ada 31 parsel numarasıyla 1.272,63 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 2691 parsel sayılı 4.620,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1125 ada 83 parsel numarasıyla 3.861,70 metrekare yüzölçümlü olarak, davalılar adına kayıtlı 1024 parsel sayılı 310,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1315 ada 32 parsel numarasıyla 460,72 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 1026 parsel sayılı 1.270,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1315 ada 30 parsel numarasıyla 1.490,70 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 1027 parsel sayılı 1.270,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1315 ada 83 parsel numarasıyla 1.333,93 metrekare yüzölçümlü olarak, eski 2690 parsel sayılı 5.100,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 1125 ada 84 parsel numarasıyla 5.426,10 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği ve eksikliğin davalılara ait taşınmazlardan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile, çekişmeli 1315 ada 29, 30, 31 ve 32 parsellerin uygulama tutanağı gibi tapuya tesciline, 28.04.2014 havale tarihli fen bilirkişisi raporuna ekli 3 nolu krokisinde haritasında yol olarak gösterilen ve (A) harfi ile gösterilen 283,82 metrekare alan ile 1125 ada 84 parsel sayılı taşınmazın aynı raporda (B) harfi ile gösterilen 160.88 metrekare alanın ifrazı ile aynı ada 83 nolu parsele eklenmesine, böylece 1125 ada 83 nolu parselin yüzölçümünün 4.306,40 metrekare, 1125 ada 84 nolu parselin yüzölçümünün ise 5.265,12 metrekare olarak tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve tesis kadastrosu tarihinde mevcut olan sabit nokta ve sınırlardan, aynı döneme ya da yöreye ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan teknik çalışmalarla, tesis kadastrosuna ait pafta haritaları ortofoto üzerine işlenmekte; haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı tespit edilip varsa hatalar yöntemine uygun şekilde giderilmekte, düzenlenen ada raporu ile yapılan teknik çalışmalar ve gerekçeleri açıklanmakta; bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak, uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle mahkemelerce, uygulama faaliyetine eşdeğer ve amaca uygun bir araştırma yapılması zorunludur. Mahkemece, amacına ve yöntemine uygun bir araştırma yapılabilmesi için öncelikle, denetime veri teşkil etmek üzere, tesis kadastrosunun yapıldığı tarihe en yakın tarihli hava fotoğrafları, temin edilebilen en eski ve güncel ortofoto ve uydu fotoğrafları, tesis kadastrosuna ait pafta haritası, varsa bu haritada değişiklik yapan ifraz haritaları, mahkeme ilamları ve eki olan haritalar, varsa uygulama kadastrosu sırasında yararlanıldığı anlaşılan diğer haritalar, çekişmeli taşınmaza ilişkin tesis kadastrosu ve uygulama kadastrolarına ait ölçü çizelgesi, hesap cetveli ve ölçü krokileri gibi bilgi ve belgelerin toplanması gerekmektedir. Bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, harita ya da jeodezi mühendisi fen bilirkişisinin katılımı ile keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında çekişmeli taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü, zeminde mevcut ağaçların yaşı gibi hususlar ile zeminin jeolojik yapısının değerlendirilmesine ihtiyaç duyulan hallerde uzman ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişi de keşif heyetine dahil edilmelidir. Yapılacak keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan tesis kadastrosu sırasında da zeminde mevcut olan sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı sorularak varsa yerleri fen bilirkişisine işaretlettirilmeli, fotoğrafları çekilmeli, taraflar keşif sırasında hazır bulunmakta ise zeminde ortak sınır üzerinde uzlaşıp uzlaşmadıkları tespit edilip gerektiğinde imzaları ile beyanları tevsik edilmeli, uzlaşılan sınırlar ile iddia edilen sınırlar fen bilirkişisi tarafından haritasında işaretlenmeli, keşif sırasında hazır edilmeleri halinde ziraat bilirkişisi ile jeoloji mühendisi bilirkişisinden, taşınmazlar arasında değişmeyen doğal ya da yapay sınırlar bulunup bulunmadığı, sınırlarda mevcut ağaçların yaşları gibi hususlarda bilgi alınmalı, fen bilirkişisinden denetime veri teşkil etmek üzere dosya içine getirtilen bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak uygulama kadastrosunu denetlemesi istenmelidir. Fen bilirkişisinden, tesis kadastrosunun, paftaların üretim yılı, üretim tekniği, altlığı ve ölçeği gibi hususları da açıklar tarzda hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, sırasıyla tersimat hatası, hesap hatası, ölçü hatası ve sınırlandırma hatası bulunup bulunmadığı, uygulama kadastrosu sonucu tespit edilen yeni sınırların niteliğinin ne olduğu ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenip belirlenmediği, uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlarda ve "ada raporu" ile "uygulama tutanağı ve haritasını" irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı, gerekçelendirilmiş, denetlenebilir ve ayrıntılı rapor ve haritalar alınmalıdır. Raporun denetime elverişli olması için fen bilirkişisinden, düzenleyeceği haritalardan iki tanesinde hava fotoğrafı üzerinde, iki tanesinde ise ortofoto (yoksa uydu fotoğrafı) üzerinde ilk tesis kadastrosu paftası ve uygulama kadastrosu paftasını çakıştırması istenmeli; çakıştırmaların birer tanesinin ada bazında değerlendirme yapmaya elverişli geniş ölçekli olması, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve çevresini gösterir şekilde daha dar ölçekli olması istenmelidir. Fen bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiği de gösterilmelidir. Açıklanan yönteme uygun inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmeli; değerlendirme yapılırken uygulama kadastrosunun amacının mülkiyet ihtilaflarını çözmek olmadığı ve mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosuna ilişkin davalarda tartışma konusu yapılamayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Somut olayda mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmamıştır. Çekişmeli taşınmazlardan eski 2691 yeni 1125 ada 83 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili yapılan incelemede; hükme esas alınan 28.04.2014 havale tarihli raporda teknik bilirkişilerin taşınmaza komşu aynı ada 109 ve 110 parsel sayılı taşınmazların sınırları sabit kabul ettiği anlaşılmış ancak bu sınırların neden sabit sınır olarak kabul edildiği anlaşılamamıştır. Yine çekişmeli 1025 yeni 1315 ada 31 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili yapılan incelemede; dosya arasında bulunan aynı tarihli rapora ekli kroki 7"de (M) harfi ile gösterilen noktadan kadastro paftası, takeometrik veriler ile zemin durumunun çakıştırılması halinde parsellerin arasındaki sınırın çakıştığının görüleceği bildirildiği anlaşılmıştır. “Kadastro Haritalarının Yeniden Düzenlenmesi ve Tapu Sicilinde Gerekli Düzeltmelerin Yapılmasında Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmeliğin” tanımlar başlıklı 4. maddesinde sabit sınır, zeminde mevcut olup kadastro, tapulama, değişiklik belgeleri veya bilirkişi beyanlarına göre değişmediği belirlenen çekişmesiz sınırı ifade eder. 1125 ada 109 ve 110 parsel sayılı taşınmazların sınırları ile (M) harfli nokta sabit kabul edilmiş ise de bu sınırların ilgili yönetmelikte sabit sınır ile ilgili yapılan tanımına uyup uymadığı araştırılmamış, sabit olarak kabul edilen bu yerlerin zemininde ne olduğu belirlenmemiş, yerel bilirkişi ve tanıklardan bu yerlerle ilgili ayrıntılı beyan alınmamış, soyut içerikli ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmuştur. Hal böyle olunca Mahkemece doğru sonuca varılabilmesi için, öncelikle denetime veri teşkil edecek bilgi ve belgeler getirtilerek dosya ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde yeniden ve yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde keşif yapılarak uzman bilirkişiden denetime elverişli, gerekçeli ve ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan nedenlerle davacı ... ve davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacıya iadesine, 29.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.