11. Ceza Dairesi 2012/24480 E. , 2014/8148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Resmi belgede sahtecilik suçundan 765 sayılı TCK.nun 342/1, 80, 59/2. maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası
Dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı TCK.nun 158/1-f ve son maddeleri uyarınca 2 yıl hapis 120 gün para cezası, TCK.nun 62 ve 52. maddeleri uyarınca neticeten 1 yıl 8 ay hapis 2000 TL adli para cezası, TCK.nun 53. maddeleri uyarınca hak yoksunluğu
I-Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddeleri hükmü karşısında; sanığa yüklenen "dolandırıcılık" suçunun yasada gerektirdiği cezasının türü ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve lehe olan 765 sayılı TCK"nun 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen dava zamanaşımının, suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşılmış ve sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, sair yönleri incelenmeyen hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322. maddesinde öngörülen yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCK’nun 102/4, 104/2 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
II-Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 gün ve 80/98 sayılı ve 19.04.2005 gün ve 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında mağdurun rızası hukuka uygunluk nedeni sayılmaz ise de failde belgede sahtekarlıkta bulunmak kastına etki yapabileceği cihetle, sanığın aşamalarda ısrarla, dava konusu çeklerde keşideci gözüken ....Gıda ..Ltd. Şti’nin ortaklarının oğulları ... ve
.... olduğunu, onlar adına çek keşide etme yetkisinin olduğuna dair vekaletnamenin bulunduğunu, ancak işyerinde çıkan yangın sonucunda tüm belgelerin yok olduğunu, bu yüzden ibraz edemediğini ve şirkete alınan mallara karşılık çeklerin verildiğini savunması, tanık olarak beyanına başvurulan.... Gıda..Ltd. Şti"nin ortağı ...."nun sanığı doğrular şekilde beyanda bulunması, aynı zamanda katılan ve tanık...."nin sanığın yanında ... isimli oğlu ile birlikte geldiğini beyan etmeleri, ..."nun ise şirketi temsile yetkili kişi olduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti ve suç kastının tayini bakımından, çek karnesini veren bankadan bu yolla keşide edilen çeklerin olup olmadığı, varlığı halinde daha öncesinde ödenip ödenmediğinin sorulması ve şirket yetkilisi ..."nun dinlenmesinden sonra toplanan delillerin birlikte değerlendirilip sanığın sahtecilik kastıyla hareket edip etmediği saptanarak, sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Kabule göre de;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK"nun 80. maddesinin koşulları oluşmakta ise de, farklı bir düzenleme getiren 5237 sayılı TCK"nun 43. maddesinin uygulanabilmesi için "bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi" gerektiği, suçun aynı anda bir kişiye karşı birden fazla işlenmesi halinde zincirleme suçun gerçekleşmediği gözetilip farklı tarihlerde düzenlendikleri tespit edilemeyen suça konu çeklerin borca karşılık olarak aynı anda katılana verilmiş olması karşısında, anılan Yasanın 43. maddesinin uygulanma koşulları bulunmadığından 5237 sayılı TCK hükümleri lehe olduğu halde 765 sayılı TCK’nun 342/1, 80, 59. maddeleri uygulanarak yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca istem gibi BOZULMASINA, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.