23. Ceza Dairesi Esas No: 2015/9017 Karar No: 2016/7992 Karar Tarihi: 21.06.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 23. Ceza Dairesi 2015/9017 Esas 2016/7992 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, katılanın kıdem tazminatını alabilmek için tanıştığı kişiyle anlaşarak, müşteki olduklarına dair vekaletname düzenletip masraf adı altında 500 TL para aldıktan sonra dava açtıklarını söyleyerek katılanı oyalamış ve dolandırmıştır. Sanığın suçu işlediği yargılanma sürecinde ispatlanmıştır ve sanık hakkında TCK'nın 157/1, 52/1-2, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl hapis, 100 TL adli para cezası ve hak yoksunluğu verilmiştir. Ancak, adli para cezasının alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamaktadır ve bu nedenle hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin “30 gün” ve “600 TL” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri: TCK'nın 157/1, 52/1-2, 53, 1412 sayılı CMUK'nın 321 ve 322 maddeleri.
23. Ceza Dairesi 2015/9017 E. , 2016/7992 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 52/1-2, 53 maddeleri uyarınca 1 yıl hapis, 600 TL adli para cezası ve hak yoksunluğu
Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Çalıştığı işyerinden ayrılan katılanın kıdem tazminatını alabilmek için bir arkadaşı aracılığıyla sanık ile tanıştığı, daha önce avukat olan müşteki ...’un yanında çalışan sanığın katılana yardımcı olacağını ve dava açılması için müşteki adına vekâlet çıkarmasını gerektiğini söyleyerek notere götürdüğü, katılanın müşteki adına vekâlet verdikten sonra sanığın masraf adı altında katılandan 500 TL para aldığı, dava açıldığını düşünen katılanın bir süre sonra sanığı aradığı, sanığın dava takip ve haciz işlemlerinin devam ettiğini söyleyerek katılanı oyaladığı, herhangi bir dava veya takip olmadığını öğrenen katılanın olayla ilgili şikayette bulunduğu, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia olunan olayda, Sanık savunması, müşteki, katılan ve tanık beyanları ile tüm dosya kapsamı itibariyle; sanığın üzerine atılı suçun sabit olduğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. TCK"nın 53. maddesi ile ilgili hak yoksunluklarının Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 2015/85 sayılı iptal kararı çerçevesinde uygulanmasının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz istemlerinin reddine, ancak; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2007 tarih ve 2007/10-108 E., 2007/152 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi yasa koyucunun ayrıca adli para cezası öngördüğü suçlarda, hapis cezasının alt sınırdan tayini halinde mutlak surette adli para cezasının da alt sınırdan tayini gerektiği yönünde bir zorunluluk bulunmamakta ise de, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin adli para cezasının alt sınırın üzerinde 30 gün olarak tayin edilmesi, Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz istemleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin “30 gün” ve “600 TL” terimlerinin tamamen çıkartılarak yerine, sırasıyla “5 gün” ve “100 TL” ibarelerinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 21.06.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.