![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2016/6737
Karar No: 2019/3894
Karar Tarihi: 06.02.2019
6831 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2016/6737 Esas 2019/3894 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
6831 sayılı Orman Kanunu"nun 17. maddesinde, devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alâkalı olarak yapılacak her nev"i bina ve tesisler müstesna olmak üzere; otlatma plânı yapılan alanlarda yıllık otlatma süresi dâhilinde hayvanların planlı otlatılmasını sağlayan, gecelemesini emniyet altına alan ve dağılmalarını engelleyen geçici çevirmeler şeklinde düzenlemeler dışında, her çeşit bina, ağıl ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması, tarla açılması, işlenmesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesinin yasaklanmasına karşın, orman içerisinden su geçirilmesinden bahsedilmemiş olması, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; yargılamaya konu edilen eylemde; hiç bir orman ağaç ve ağaççığına zarar verilmediğinin belirtilmesi karşısında: TCK"nun 2. maddesinde düzenlenen Anayasanın 38. maddeleri ile güvence altına alınan "Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz" kuralından hareket edilerek sanığa isnat edilen suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle beraat kararı verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kabule göre;
Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda; suça konu yerin kesinleşmiş orman kadastrosu içerisinde bulunduğu belirtildiği hâlde hangi tarihte kadastronun kesinleştiği yazılı olmadığı gibi dosya kapsamından da kesinleşme tarihinin anlaşılmaması karşısında; suç tutanağı düzenlenmeden önce kadastronun, kesinleşip kesinleşmediği bakımından hangi tarihte kesinleştiği orman idaresinden sorulup sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan vekillerinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2019 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık ... arazisinden 900 metreyi aşan uzunlukta plastik boru çekmek suretiyle bahçesine su getirmiştir. Söz edilen boru kısmen toprağın altından, kısmen üstünden geçirilmiştir. Her nekadar herhangi bir ağaç kesilmesi söz konusu değilse de bu kadar uzun bir boru sisteminin plastikde olduğu gözetildiğinde orman dokusunu bozması, bitkilerin gelişimini engellemesi; en azından ormanda görüntü kirliliğine yol açması kaçınılmazdır. Sanık su getirmek için Orman İdaresine başvurup izin alma imkanı varken bu başvuruyu dahi yapmayarak kendince karar vererek bu eyleme girişmiştir. Hukuk devletinde her türlü işlemin hukuka uygun yürütülmesi gerekliliği vatandaşlara keyfi davranabilme hakkı vermek anlamına gelmediği gibi Kanun koyucu Orman Kanunu"nun 17. maddesinde bu tür fiilleri açıkça yasaklamış ve ihlalini son derece önemli gördüğünden ceza hukuku yaptırımına bağlamıştır.
Açıklanan nedenlerle sanığın Kanun"da açıkça yasaklanan fiili hiç bir haklı sayılabilecek mazerete dayanmaksızın işlediği ve fiilinin Kanun"da tanımlanan suçu oluşturduğu anlaşılmakla Sayın Çoğunluğun "eylemin atılı suçu unsurları yönünden oluşturmadığı" şeklindeki gerekçeye katılamıyorum.