Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/1400
Karar No: 2020/747
Karar Tarihi: 13.10.2020

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1400 Esas 2020/747 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/1400 E.  ,  2020/747 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi



    1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
    2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili 06.06.2012 tarihli dava dilekçesinde, müvekkilinin 2005-2010 yılları arasında Devrimci İş Sendikası Konfederasyonuna (DİSK) bağlı Sosyal-İş Sendikasında belirsiz süreli hizmet sözleşmesi ile danışman avukatlık görevini yaptığını, sendika üyeleri adına açılan davaların üyeler tarafından sendikaya verilen yetki belgesine istinaden genel vekâletname ile takip edildiğini, üye işçi... adına Sosyal-İş Sendikası vekili olarak işçilik alacaklarının tahsili amacıyla davalı işveren aleyhine dava açıldığını, üye işçinin sendikayı azlettiğini mahkemeye bildirdiğini ve ardından davayı takip etmeyerek davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine neden olduğunu, işçi ile davalı işveren arasında sulh sözleşmesi imzalanarak alacakların tahsil edildiğini ancak haksız azil nedeniyle vekâlet ücreti alacağının ödenmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkın saklı kalması kaydıyla 1.734,74TL karşılık (kanuni) vekâlet ücreti alacağının azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamış, celselerde davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme Kararı:
    6. Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.02.2013 tarihli ve 2012/349 E., 2013/66 K. sayılı kararı ile; Olgun Turan tarafından işveren aleyhine iş akdinden doğan haklar için açılan davanın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 409/5. maddesine göre işlemden kaldırılarak açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve iş mahkemesindeki davada taraflar arasında bir sulh anlaşmasının bulunmaması nedeniyle 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 165 ve 174/2. maddelerine göre sendika vekili olan davacının vekâlet ücreti talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Özel Daire Bozma Kararı:
    7. Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.06.2014 tarihli ve 2013/16616 E., 2014/10696 K. sayılı kararı ile;
    “…Avukatlık Yasası"nın 165. maddesi gereğince; iş sahibinin birden çok olması durumunda bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi yönünden avukata karşı dayanışmalı olarak (müteselsilen) sorumludurlar.
    Mahkemece taraflar arasında sulh anlaşmasının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; dosya kapsamından davacı tarafından üye işçiler adına takip edilen davaların, azil sonrasında işçi–işveren arasında imzalanan matbu sulh sözleşmeleri ile sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı tarafından temyiz aşamasında işçi... ile işveren arasında imzalanan 02/10/2009 tarihli protokol ibraz edilmiştir.
    Şu halde mahkemece, davacının alacağını üye işçi vekili olarak davanın iki tarafından da dayanışmalı olarak isteyebileceği gözetilerek, vekalet ücretinin hesaplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle red kararı verilmiş olması isabetli bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle oy çokluğuyla karar bozulmuştur.
    Direnme Kararı:
    9. Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.12.2014 tarihli ve 2014/538 E., 2014/724 K. sayılı kararı ile önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme Kararının Temyizi:
    10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. UYUŞMAZLIK
    11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, dava dışı işçi... ile davalı işveren arasında sulh anlaşmasının bulunup bulunmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının davalıdan karşı yan (kanuni) vekâlet ücreti talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

    III. ÖN SORUN
    12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacı avukatın yasal vekâlet ücretine dair talebinin dayanağı olan Ankara 10. İş Mahkemesinin 2008/536 E. sayılı dosyasında alacağı 14.456,18TL’ye yükselten ıslah talebi ve direnme kararının verildiği 25.12.2014 tarihinde 1.890,00TL olan temyiz kesinlik sınırı dikkate alındığında, davacı tarafından fazlaya dair hakların saklı tutulması kaydıyla 1.734,74TL alacağın tahsilinin istenmesi ve davanın reddine karar verilmesi karşısında davacı vekilince temyize konu edilen kararın miktar itibariyle temyizi kabil nitelikte olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

    IV. GEREKÇE
    13. 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı HUMK ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için HMK’da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
    14. Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi;
    (1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
    (2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
    (3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
    15. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
    16. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı HUMK’nın 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanun’lara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
    17. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
    18. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
    19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakkını saklı tuttuğunu belirterek 1.734,74TL talep etmiş ise de, davaya konu karşı yan (kanuni) avukatlık ücreti alacağının dayanağı olan Ankara 10. İş Mahkemesinin 2008/536 E. sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde, dosyada bulunan 19.01.2009 tarihli bilirkişi raporunda işçinin hak edeceği toplam alacağın 14.456,18TL olarak belirlendiği ve iş dosyasındaki talebin ıslah edilmek suretiyle 14.456,18TL olmak üzere artırıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davanın 30.03.2010 tarihinde takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu nedenle karşı yan (kanuni) vekâlet ücreti tayin edilmemiş ise de, dava kabul edilseydi tayin edilebilecek karşı yan (kanuni) vekâlet ücreti ancak 1.734,74TL olacağından, bu durumda davacının fazlaya ilişkin hakkının olmadığı, dava değerinin salt 1.734,74TL olduğu açıktır.
    20. Oysa, temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 25.12.2014 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırı 1.890,00TL olduğundan, davacı vekilinin temyiz itirazlarının miktar itibariyle incelenmesi mümkün olmayacaktır.
    21. Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.

    V. SONUÇ
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesine göre karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.10.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi