Davacı, murisinin hizmetlerinin birleştirilmesi ile ölüm aylığı bağlanmasına, aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacıların 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı iken ölen eş ve babalarından dolayı,askerlik borçlanmasının kabul edilmek sureti ile ölüm tarihi olan 27.02.2004 tarihinden itibaren ölüm aylığına hak kazandığının tesbiti ve kurum işleminin iptali istemine ilişkindir Mahkemece istemin kısmen kabulü ile davacılar murisinin askerlik borçlanma talebinin kabulü gerektiğine,askerlik borçlanma primleri ödenmediğinden diğer talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Somut olayda, davacı murisinin 1972- 1975 tarihleri arasında 869 gün SSK lı , Esnaf Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği 25.08.1993 tarihinden itibaren 31.08.1994 tarihine kadar, 366 gün toplam(1235 gün) 3 yıl 5 ay 5 gün sigortalı hizmetinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ölüm aylığının bağlanması için 5 tam yıl prim ödeme koşulu murisin 1yıl 8 ay askerlik borçlanmasının primlerini ödedikten sonra gerçekleşecektir. 18.01.2005 tarihindeki başvuru davacılar murisinin öldüğü tarihte fiilen çalışması bulunmadığı gerekçesi ile Kurumca askerlik borçlanma talebinin reddi doğru değildir.Çalışılan son Kurum olduğundan Bağ-Kur’un askerlik borçlanmasını kabul etmesi gerektiğinden Mahkemece askerlik borçlanmasının kabul edilmesi gerektiğine yönelik kararı doğrudur. Ancak,askerlik borçlanmasına yönelik prim borcu Bağ-kur dan sorularak bildirilen borç miktarının ödenmesi için davacılara mehil verilmelidir. Davacılar mehil gereğini yerine getirip askerlik borçlanma bedelini ödedikleri takdirde , diğer şartları da varsa ölüm aylığı bağlanmasına karar verilmesi ,şartları yoksa ölüm aylığı bağlanması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.