14. Hukuk Dairesi 2015/379 E. , 2015/2289 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.08.2005 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.02.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranışın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin ... ili ... ilçesi ... (İvriz) köyü ada 101, 16, 20, 40 sayılı (tevhitle 25 ve 23 sayılı) ve 41 sayılı (tevhitle 18 ve 35 sayılı) parsellerin maliki olduğunu, davalının ise aynı köy 101 ada 1 sayılı parselde hidroelektrik santralinin maliki olduğu gibi aynı ada, 34 ve 39 sayılı parsellerin ve bu parsellerin batısında yer alan su kaynağından hidroelektrik santraline giden su kanalının da maliki bulunduğunu belirterek davalının müdalesinin men’i ile kanal üzerine kurulmuş olan kanal köprünün kal"ine, girişine önlem olarak set ve duvar yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, dava konusu kanalın ... .... fabrikasına elektrik enerjisi temini için 1937 yılında yapılan hidroelektrik santraline su temin etmek amacıyla inşa edildiğini, önceden köprünün akış yönünde aşağıya doğru doğal bir derenin mevcut olduğunu, davacının mülk edindikten sonra bu dere yatağını doldurduğunu, davacının dolgu işlemi yaparken kanal tesis etmesi gerektiğini, bu yerde başka şahıslara ait taşınmazların da bulunduğunu, köprü ve kanal olmasa da davacının taşınmazının yağmur ve sel sularından etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu, zararın köprü ve kanaldan kaynaklanmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının yaptığı set ve köprü nedeniyle özellikle kış aylarında yukarıdan gelen sularının davalıya ait köprü ve setlerden geçmek suretiyle davacı taşınmazlarına zarar verdiği, mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporlarına göre çekişmeli yere tahliye kanalı yapılmasında sakınca bulunmadığı, taraflar arasındaki muarazanın tahliye kanalı yapılmak suretiyle giderilebileceği kanaatine varılarak davalının, sel sularının davacı taşınmazlarına akışına sebep olmak suretiyle gerçekleştirdiği müdahalenin men’ine, 101 ada 8, 12, 14, 15, 34, 36 ve 41 parsel sayılı taşınmazlardan geçecek şekilde 170 m uzunluğunda tahliye kanalı yapılmak suretiyle taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, nitelikleri belirlenen tahliye kanalının davalı tarafından yaptırılmasına, davalı tarafından yaptırılmaması halinde yapının toplam bedeli olan 18.700,00 TL"nin davalıdan alınmak suretiyle davacı tarafından yaptırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
TMK m. 683 deki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nun "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak, normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Davacının sübjektif ve aşırı duyarlılığı ile değil, objektif her normal insanın duyarlılığına göre elatmaya katlanıp katlanamayacağı araştırılmalı; sonuçta katlanılabilir, hoşgörü sınırlarını aşan bir zarar veya elatmanın varlığı tespit edildiği takdirde mülkiyet hakkının taşkın olarak kullanıldığı sonucuna varılmalıdır.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerekir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabilir. Bu nedenle davacı tarafından açılan davanın dinlenmesi mümkün değildir.
Davanın kabulüne karar verilebilmesi için, elatmanın mülkiyet hakkının aşırı ve taşkın kullanılması niteliği taşıması gerekir. Elatma objektif ölçütlere göre hoşgörü ve tahammül sınırları içerisinde kalmakta ise elatmanın önlenmesine karar verilemez.
09.04.2012 tarihli bilirkişi raporu ve krokisine göre davalı idare tarafından ... havzasından gelen suların hızını kesmek ve yavaş bir akışla köprüden geçmesini sağlamak amacıyla krokide (A) ile gösterilen 2898.16 m2 genişliğinde bir su toplama savağı (dinlendirme havuzu) yapıldığı, 13.10.2005 tarihinde yapılan keşifte dinlenen davacı tanığının beyanlarından kanal köprünün yapımından sonra akan sel sularının davacının taşınmazının kuzeyinde 5-6 metre genişliğinde, 2 metre derinliğinde doğal bir dere oluşturduğu, davacının taşınmazını keşif tarihinden 20 yıl kadar önce mevcut hali ile satın aldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre davacının bu süre zarfında kanıtlanmış bir zararı söz konusu değildir. Kaldı ki davacının taşınmazını edindikten sonra köprünün akış yönündeki doğal olarak oluşan dere yatağını da doldurmak suretiyle kendiliğinden sel sularının taşınmazına zarar verme tehlikesine neden olmuştur.
Mahkemece, bu aşamada davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 02.03.2015 tarihinde oy birliği ile kabul edildi.