14. Hukuk Dairesi 2015/989 E. , 2015/2286 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalı aleyhine 02.12.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne, dair verilen 21.01.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi asli müdahil vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, dava konusu taşınmazın murisleri ... adına tahsis edildiğini, taşınmazın tapusunun iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
Asli müdahil, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edildiğini, tahsis edilen taşınmazı satış sözleşmesiyle temlik aldıklarını belirterek adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hak sahipliğinin belirlenmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacılar murisine tapu tahsis belgesi ile tahsisin yapıldığı ve halen geçerli olduğu, başka bir yerden tahsisin yapıldığına dair bilgi, belge, kayıt bulunmadığı, tahsis yapılan yerin 1/1000 ölçekli imar uygulama planında 2 katlı konut alanında kaldığı, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve dinlenen tanık beyanlarından, tahsise konu yer ile tescili talep edilen yerin aynı yer olduğu, yine tahsis bedeli olan 150.000,00 TL."nin tamamen ödendiği, dava konusu yerin 3194 sayılı Yasanın 15 ve 16. maddeleri uyarınca resen tevhit ve ifraz edilerek meydana getirildiği, gecekondu ve imar planına aykırı yapılaşmanın olmadığı, dolayısıyla 2981 sayılı Yasa 18/b, c maddeleri uyarınca DOP kesintisi de yapılamayacağı, ayrıca devralan kişinin de kendisinin, eşinin ve reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye mücavir alan sınırları içinde, ev yapmaya müsait bir arsaya veya bir apartmana yahut bağımsız bir bölüme veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip olmaması gerektiği, asli müdahil yönünden de bu şart bakımından olumsuz bir durum bulunmadığı, esasen belediye sınırları içinde ikamet etmediği, ikamet adresinin ... Köyü ... İlçesi olduğu, dosyada mevcut makbuzlar ve ... Belediyesi"nin cevabi yazısından bedelin tamamen ödendiği, ancak; bedelin tamamen asli müdahil tarafından ödendiğine dair resmi bir kayıt tespit edilemediği, bu durumda ödemenin tahsis sahibi adına yapıldığının kabulü gerektiği, diğer tüm şartların da gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne; 12 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın davalı ... Belediyesi adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına hisseleri oranında tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, asli müdahil vekili temyiz etmiştir.
Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı yasanın 1.maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat, tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir.
Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun İle bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur.
Somut olayda; davacıların murisi ... tarafından 31.08.1999 tarihinde haricen düzenlenen protokol başlıklı senetle tahsis hakkının asli müdahil ..."a temlik edildiği ileri sürülmektedir. Ancak, davacılar anılan protokoldeki imzanın murisleri ..."a ait olmadığını bildirmişlerdir. Mahkemece anılan senetteki imzanın ..."a ait olup olmadığının yakın tarihlerdeki başka imzalarının bulunduğu belgeler temin edilmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırılarak karşılaştırılması gerekir. İmzanın ..."a ait olduğunun anlaşılması halinde, tahsis belgesinin temlikinin geçerli olacağı dikkate alınıp, yukarıdaki ilkelere göre araştırma inceleme yapılması 10 yıllık tahdit süresi geçtikten sonra dava tarihi itibariyle ifa olanağının doğduğu nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.